Partilerine dönük kapatma davasına dair konuşan HDP’li Gülüm, Kadın Meclisi olarak ayrıca bir savunma hazırladıklarını ve kadın mücadelesinin neden yargılanamayacağını anlatacaklarını aktardı
AYM tarafından HDP’ye iki ay süre verilmesi halinde esasa ilişkin savunma 21 Nisan’da teslim edilecek. AYM daha sonra sunulan savunmayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilecek. Belirlenecek bir tarihte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin sözlü açıklama, daha sonra da HDP yetkilileri de sözlü savunma yapacak. Savunmaların tamamlanmasının ardından davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak olan Anayasa Mahkemesi raportörü, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Hazırlanan rapor daha sonra AYM üyelerine dağıtılacak. Sonrasında AYM Başkanı Zühtü Arslan belirleyeceği bir tarihte AYM üyelerini toplantıya çağıracak ve AYM kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. Verilecek karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili siyasi partiye tebliğ edilecek ve Resmi Gazete’de yayımlanacak.
‘Siyasi yasak ekstra bir yaptırım’
Kapatma davasının usuller yönünden hukuksuzluklarla dolu olduğunu söyleyen Gülüm, iddianamede parti kapatmanın yanı sıra 450 kişi için siyaset yasağı isteminin de yer aldığını belirterek, “Siyasi yasak istenilen her bir kişiye de iddianamenin tebliğ edilmesi ve savunmaların da alınması gerekiyordu. İlk başta tek tek yasak istenilen kişilere iddianame tebliğ etmediler, itirazlarımız üzerine tek tek tebliğ etmeye başladılar ama arkasında bir aylık süreleri dolmadan dosyayı göndererek mütalaa verdiler. Şimdi dosya mütalaaya cevap aşamasındayız. 60 günlük süre verilmiştir ve o süre içerisinde cevap verilecek. Kişiler hakkında tek tek siyasi yasak istemek, parti kapatma dışında ekstra bir yaptırım demek. Oysa savcının bu savunmaları değerlendirerek mütalaa hazırlaması gerekiyordu” dedi.
‘Yeni yaşamdan rahatsızlar’
İktidarın HDP’yi kriminalize edemediği, susturamadığı için böyle bir iddianame hazırlandığının altını çizen Gülüm, HDP’nin Türkiye siyasetini önemli bir noktaya taşıdığını ve şu an dengeleri belirleyen bir parti konumunda olduğunu ifade etti. Gülüm, “Türkiye’nin geleceğini belirleyen bir parti konumuna geldi. Savunduğu değerler itibariyle, yeni yaşamın temel ilkeleri itibariyle, kadın özgürlükçü, ekolojik mücadele içerisinde yer alan, halkların eşit koşullarda bir arada yaşayabileceği bir yaşamı savunan, tüm ötekileştirilenlerin ötekileştirilmediği bir yeni yaşamı savunan, Kürt halkının kendi hakları ile birlikte yaşadığı, engellilerin, Romanların, LGBT+’lilerin ve bu ülkede kim ezilip, sömürülüyorsa onlardan yana olan emekçiden yana olan bir parti ve böyle bir yaşamı savunuyor” sözlerini kullandı.
‘Tüm toplumsal muhalefete dönük’
Seçime doğru giderken, kapatma davasının sonuca götürülmesinin istenilmesinin tesadüf olmadığını dile getiren Gülüm, yerel yönetim seçimlerinde olduğu gibi genel seçimlerde de HDP’nin belirleyeceği bir rolü yeniden olacağını ifade etti. Gülüm, “İktidara kaybettiren nokta da bu olacak. İktidar bunun kaygısıyla HDP’ye kapatma davası açmış durumda. İktidar uzun zamandır hukuku kendi aracı olarak kullanıyor. Siyasi yargılamaların tamamına bakarsak aslında yargı iktidarın bir sopası halinde. Talimatla hareket ediyor, bağımsız bir yargı yok, iktidar ne isterse onun davasını açan, operasyon ve gözaltıları yapan bir yargı sistemi var. Yargı yoluyla da toplumsal muhalefeti susturmaya çalışıyor. Bu anlamıyla da sadece partimize dönük bir meselede değil. Partimiz toplumsal muhalefetin içerisinde önemli ve belirleyici bir güç. HDP’nin içerisinde olmadığı tablo zayıf bir tablo haline geliyor. Partimize yönelik bu kapatma davası tüm toplumsal muhalefete dönük bir kapatma davası olarak düşünmek gerekiyor. Çünkü partimizi etkisiz kılabilirse, ki niyetleri bu, toplumsal muhalefete ciddi bir darbe vurmuş olacaklar. Kendi iktidarlarını korumanın, kendi yerleştirmek istedikleri faşizmin alanını bulacaklarını düşünüyorlar ve buradan hareket ediyorlar. Mevzu sadece HDP değil, bu ülkenin geleceğini, aydınlık günlerini, özgürlük isteyen herkesin bu duruma tepki göstermesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Eşbaşkanlık hedefte
Bütün bu saldırıların her birinin erkek egemenliğini, patriyarkayı güçlendirdiğini ve erkek egemenliği üzerinden iktidarın beslendiğini söyleyen Gülüm, savunmalarına dönük hazırladıkları başlıkları şöyle aktardı: “Bu iddianame erkek egemenliğinin kadın özgürlük mücadelesine yönelik bir saldırısı. Öznesi HDP gözüküyorsa da eşbaşkanlığa ve kadın kazanımlarına saldırıdır. Bizim başlıklarımızdan bir tanesi eşbaşkanlık sistemi, kadın özgürlük mücadelesinin tarihsel süreci oldu. Hem dünyada hem Türkiye’de hem de Kürdistan’da gelişen kadın mücadelesi, bütün bunların toplamında HDP’nin çıkardığı deneyimler ve yol alma biçimleri, HDP’nin kadın özgürlük mücadelesi çerçevesinde örgütlenme modelleri, eşit temsiliyet. Yaptığımız uygulamaların farklı yerlerde nasıl örnek oluşturabildiği ve bunun üzerinden kadın özgürlük mücadelesinin kazanımları. Bizim farklı deneyimlerden aldığımız şeyler ve bunlardan aldığımız yollar gibi çok farklı biçimlerde bu süreçleri anlatan bir cevabımız olacak.”
‘Kadınları alanlardan çekmeye yönelik’
Gülüm, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Kayyımların ilk vurduğu yerler kadın kurumları, eşbaşkanlık sistemimiz olmuştu. Kadınlar için yapılan her türlü zemine saldırılmıştı. Eşbaşkanlık kadınların siyasette ve karar alma mekanizmalarında temsilini ifade eder. Yine eşit temsiliyet benzer durum. Ama erkek egemenliğini savunan bir yapının kadınların siyasete bulunmasından hoşnut değil. Bu nedenle eşbaşkanlık sistemimize saldırıyorlar ve ‘Eşbaşkanlığa neden saldırıyorsunuz, nasıl bir süreçte gelişti’ üzerine bir cevabımız oldu. 8 Mart ve 25 Kasım kapsamında kadınlara dair kurduğumuz sözler, yaptığımız konuşmalar, eylemlikler kapatma gerekçesi haline getirilmiş. Bugün nasıl 8 Mart’lar yasaklanmak isteniliyorsa, 25 Kasım’larda devletin müdahalesi geliyorsa bir aşamada bu iddianame ile karşımıza çıkıyor. ‘Siz alanları, meydanları kullanamazsınız’ diyen bir akıl bunları iddianame olarak önümüze koyuyor. Kadın mücadelesini yürütenler, feministler, Kürt kadınları yıllardır alanlarda ve buralarda olarak sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Bu iddianame bizi mücadele alanlarında geri çekmeye yönelik bir iddianame.”
‘İktidar bir kez daha düşünecektir’
Ortada hukuki bir süreç olmadığı için partilerine dönük kapatma davasında “deliler yetersiz” gibi bir tartışmanın Türkiye’de gerçekçi olmadığını dile getiren Gülüm, davanın açılış biçimi, sürecin kendisinin ve AKP- MHP’den gelen cümlelerle kapatma davasının hukuki olmadığını gösterdiğine dikkat çekti. Gülüm, “HDP’yi kapatarak bir yere varamayacağını iktidarın kendisi de biliyor. Son 8 Mart’lar ve Newroz’larda baskılara, tutuklanmaya, ekonomik zoru kullanan iktidara rağmen milyonlarca insan meydanlara aktı. Böyle bir baskıya rağmen kitleselliğin kendisi onlara şunu gösterdi; ‘baskı uygulayarak geri çekemezsiniz’ denildi. İktidar kapatmayı bir kez daha düşünecektir. Baskı politikalarıyla ne Kürt halkını ne kadınları, ötekileri, engellileri, LGBT+’lileri, emekçileri susturabilirler. Bu kadar yasakçı anlayışı, kölelik koşullarını dayatan anlayışın kendisini toplum artık kabul etmiyor” dedi.
Dilan Babat / Ankara- JINNEWS