AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde izlediği rantçı, doğa karşıtı ve savaş yanlısı politikaları yüzünden 3 il ve 10 ilçe tamamen kullanılamaz hale geldi. Yine aynı politikalardan dolayı birçok il ve ilçe de büyük yıkıma maruz kaldı
Selman Çiçek
AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde izlediği rantçı ve savaş yanlısı politikalar, çözüm yerine çok sayıda yaşam alanının yok olmasına neden oldu. Barış yerine savaş politikalarından dolayı Cizir, Hezex, Silopya, Sur, Nisebin; daha fazla kâr uğruna insan yaşamlarını hiçe sayan ve imar afları ile gündeme gelen rantçı politikalarından dolayı Hatay, Semsur, Mereş, Weranşar, Îslahiye, Nurdağı; doğa karşıtı politikalarından dolayı Heskîf ve Yusufeli büyük bir yıkıma uğradı.
Vahşet bodrumları ve Cizîr
AKP’nin savaş politikalarından biri de Şirnex ilçesine bağlı Cizîr ilçesi idi. Tarihi geçmişi ile bilinen bir yerleşim alanı olan ilçe, özyönetim direnişlerinin olduğu dönemde devletin ağır silahlarla müdahale etmesi sonucu büyük bir yıkıma maruz kaldı. Cizîr’in dört mahallesi tamamen yıkıldı. 14 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı ardından 79 gün süre boyunca süren çatışmalarda yaşamını yitirenlerin sayısı, cenazelerin önemli bir kısmının teşhis edilememesi, cenazelerin farklı illerde ve kimlik teşhisi yapılmadan gömülmeleri nedeniyle net olarak belirlenememiştir. Tespit edilen cenaze sayısı 251, toplamda tahmin edilen sayı 280’in üzerindedir.
Tarihte “vahşet bodrumları” olarak adlandırılan 3 adet bodrum katından çıkarılan cenaze sayısı 167’dir. Bu cenazelerden 41’i çocuk, 22’si kadındır. Yine bu cenazelerden 79’unun kimliği tespit edilemedi. 150’den fazla cenazenin de yakılmış halde olduğu tespit edildi. AKP’nin çözüm yerine savaş politikalarında ısrar etmesi sonucu 110 bin kişinin göç ettiği ilçede 1200 yapı ağır hasar alırken 10 bin yapı da hasar gördü.
Hedefteki bir ilçe: Hezex
Şirnex ili Hezex ilçe merkezi de AKP’nin yıkım politikasından nasibini aldı. 16 Şubat 2016 günü ilan edilen ve 43 gün süren sokağa çıkma yasağında yaşanan çatışmalarda 7’si çocuk, 2’si kadın olmak üzere 24 sivil yaşamını yitirdi. 2015 nüfus verilerine göre 26.511 olan ilçe nüfusunun, yaklaşık %80’i zorla yerinden edildi. Turgut Özal Mahallesi’nin neredeyse tamamı yıkıldı.
Taybet İnan ve Silopiya
Şirnex’in Silopiya ilçesinde 14 Aralık 2015 günü ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından başlayan çatışmalar 19 Ocak 2016’da sona erdi. Bu çatışmalarda 29 yurttaş yaşamını yitirirken sokakta insan cesetlerinin günlerce bekletildiği Taybet İnan’ın görüntüsü hafızalardan silinmedi. 2015 yılında adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre nüfusu 101.605 olan ilçede bu süreçte yaklaşık 11 bin kişi zorla yerinden göç ettirildi. Bakanlar Kurulu kararıyla Barbaros, Başak, Cudi, Karşıyaka, Şehit Harun Boy, Nuh, Yenişehir ve Yeşiltepe mahallelerini kapsayan 404.07 hektar alan riskli alan ilan edilerek yıkıldı.
Tamamen yıkılan ilçe Nisebîn
AKP’nin çözüm yerine savaşta ısrar eden politikalarından dolayı en çok etkilenen ilçelerden biri de Nisebîn oldu. 1 Ekim 2015 tarihinde başlayan çatışmalarda ilçe merkezi ağır bir saldırıya maruz kaldı. Yaşanan çatışmalarda 2’si kadın 1’i çocuk 18 sivil yaşamını yitirdi. Bütün kentlerde olduğu gibi, Nisebîn’de de çatışmalar süresince kentte büyük hasarla oluştu. 2015 nüfus verilerine göre nüfusu 113.594 olan ilçede, 45 binin üzerinde bir nüfus zorla yerinden edildi, komşu ilçelere ve köylere göç etti. Operasyonların bittiğine dair 3 Haziran 2016 tarihinde Mardin Valiliği’nin yaptığı açıklamanın ardından ilçede yıkım çalışmaları başlamış, alanda herhangi bir hasar tespit çalışması ve durum analizi yapılmadan ilçenin önemli bir kısmının haritadan silinmesi süreci başladı. İlçede 765,61 hektarlık alana ilişkin riskli alan kararı alınarak yurttaşların evleri yıkılarak yerlerine TOKİ yapıları yapıldı.
Tarihiyle yok edilen ilçe: Sûr
Özyönetim sürecinin simge yerlerinden biri olan Amed’in Sûr ilçesi yıkımın hem en çok olduğu yer olurken hem de kültürel soykırıma maruz kaldı. 14 Ağustos 2015 tarihinde Sûr’da özyönetim ilanı gerekçe gösterilerek, Diyarbakır Valiliği tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 2 Aralık’ta ise dünyadaki en uzun ilan edilen sokağa çıkma yasağı uygulandı. Yasakların ilan edilmesiyle ilçe ağır silahlarla bombalandı. Zaman zaman hava araçları ile yapılan saldırılarda nüfusun neredeyse tamamı yerinden edildi. Çatışmaların bitmesinin ardından sokağa çıkma yasağı devam ettirildi. Tarihi bir mekana sahip olan Sûr ilçesinin büyük bir bölümü yıkılarak yerine kent mimarisine aykırı konutlar inşa edildi. TMMOB Diyarbakır İKK tarafından yürütülen çalışmada 706 işyeri ve konutun hasar tespiti yapıldı. İlçede bulunan Kurşunlu Camii, Hacı Hamit Camii, Paşa Hamamı, Mehmet Uzun Evi, Ermeni Katolik Kilisesi, Dört Ayaklı Minare gibi kimi tescilli yapılar ağır hasar aldı.
AKP’nin 21 yıllık iktidarında halkın bütçesi sadece savaşa ayrılırken halklar adeta ölüme terk edildi. Kentler adeta müteahhitlerin insafına bırakılırken rant uğruna her yıl imar afları ile kaçak
yapıların önü açıldı. Türkiye birinci dereceden deprem bölgesi olmasına rağmen deprem uzmanların tüm uyarılarına kulak kapatan AKP, 21 yıllık iktidarında rant uğruna sağlıksız yapılara göz yumdu. Mereş merkezli deprem 10 ilde 50 binden fazla insanın ölümüne neden olurken binlerce ev ağır hasar aldı. 4 kent merkezi, onlarca ilçe adeta haritadan silindi.
Yok olan Hatay
Depremin en çok etkilediği kentlerden biri olan Hatay adeta haritadan silindi. Hatay, merkez Antakya ve Defne ilçesi başta olmak üzere Samandağ, Kırıkhan, Altınözü ve Hassa’da büyük bir yıkım yaşadı. Depremin ilk beş günü hiçbir devlet kurumunun uğramadığı Hatay’da 5.696 ev yıkıldı. 20 binin üzerinde yapı ise kullanılamaz hale geldi. 30 bin insanın yaşamını yitirdiği Hatay’da 200 bin insan göç etmek zorunda kaldı. Arap ve Alevi halkının çoğunlukta yaşadığı kentte demografyasının değiştirilme endişesi halen devam ediyor.
Semsûr oldu Acıyaman
Depremin yok ettiği merkezlerden biri de Semsûr oldu. Semsûr kent merkezi ve Sergolan ilçesinin neredeyse tamamı yıkıldı. Semsûr’da 2 bin 349 bina yıkılırken 9 bin 844 bina ise ağır hasar aldı. 10 bine yakın insanın öldüğü Semsûr’da halk dayanışma ile acıları sararken devlete en büyük öfkenin olduğu illerden biri oldu. Halk enkaz altında sevdiklerini ararken Semsûr Valisinin gülümsemesi hiçbir zaman unutulmayacak bir an olarak tarihe geçti.
Mereş ölüm ovasına dönüştü
Depremin ana merkezlerden biri olan Mereş’te yıkım diğer kentlerdeki görüntülerden farklı değildi. Bazarcix, Elbistan, Onikişubat, Türkoğlu ilçelerinin yüzde sekseni yıkıldı. Bereket dolu ovalarından geçen fay hattı kentte büyük tahribe neden olurken özellikle nufüsün büyük çoğunluğu oluşturulan köylere günlerce destek götürülmedi. Halk dayanışma ile kendi yaralarını sararken AKP iktadarı halkın sorunlarına çare bulmak yerine dayanışma merkezi olan cemevine kayyum atadı. 3.752 binanın yıkıldığı kentte 15 bin 940 yapıda ise ağır hasar var.
Nurdağı, Îslahiye ve Weranşâr
Depremin etkili olduğu illerden biri olan Dîlok’un Nurdağı ve İslahiye ilçesi de adeta yok oldu. Yıkılan binaların birçoğunda AKP’li meclis üyeleri de olan müteahhitlerin imzası vardı. Nurdağı’nda yaptığı evler yıkıldığı için AKP’li belediye başkanı tutuklandı. Her iki ilçe de yok olurken ilçelerin tamamının yıkılmasına karar verildi. Benzer bir yıkım ise Meletî’nin Weranşar ilçesinde oldu. Weranşar’da 12 bin binadan 6 bini yıkıldı.
Heskîf sular altında
AKP’nin rant politikaları sadece depremde yıkmadı. Doğayı esas almayan sadece rant politikası ile hareket eden AKP, yaptığı barajlar ile Heskîf ve Yusufeli ilçelerini sular altında bıraktı. Tarihi 12 bin yıl öncesine kadar uzanan, dünya üzerindeki en eski yerleşim alanlarından biri Elîh’in Heskîf ilçesi. Çok sayıda medeniyetin izlerini taşıyan ve 1981 yılında SİT alanı ilan edilen Heskîf, Ilısu Barajı ve hidroelektrik santrali projesi ile sular altında kaldı. Doğa severlerin tüm çağrılarına kulak kapatan AKP iktidarı, sadece bir şehri değil 12 bin yıllık tarihi de sular altında bıraktı. Tarihi yapıların yanı sıra elverişli Botan vadisinin bir kısmı da sular altında kaldı.
Hafızasızlığın son halkası: Yusufeli
AKP iktidarının sular altında bıraktığı ilçelerden biri de Artvin’in Yusufeli ilçesi. Türkiye’nin en büyük barajı olarak inşa edilmesi ile övünen AKP iktidarı, bir ilçenin tamamının göç etmesini ise umursamadı.