Sınav sistemleri, öğrencilerin akademik başarılarını ölçmek ve onları bir sonraki eğitim kademesine hazırlamak için önemli araçlar olarak görülür. Ancak sınav sonrası süreçlerde yapılan değişiklikler, bu sürecin güvenilirliği ve adil olup olmadığı konusunda öğrencilerde ve velilerde kaygı yaratabilir
Arslan Özdemir
“Adil bir sınav, sadece doğru cevapları değil, öğrencinin umutlarını da doğru değerlendirir.”
2024 yılında Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında düzenlenen merkezi sınav, 2 Haziran tarihinde tüm Türkiye genelinde belirlenen sınav merkezlerinde gerçekleştirildi. Bu sınav, öğrencilerin lise eğitimine geçiş sürecinde kritik bir adım olarak kabul ediliyor. Ancak sınav sonrası gelişmeler, bir sorunun iptali ile yeni bir boyut kazandı. Ankara 3. İdari Mahkemesi tarafından iptal edilen soru, sınav sonuçlarının ardından yerleştirme süreçlerini etkiledi. Bu durum, sınava katılan yüz binlerce öğrenci ve aileleri tarafından dikkatle takip ediliyor.
LGS kapsamında yaşanan bu soru iptali, öğrencilerin puanlarında küçük değişikliklere neden olmuş olsa da genel yerleştirme sürecini büyük ölçüde etkilememiştir. Yerleştirme işlemlerinin bu iptal kararından ciddi bir şekilde etkilenmeden tamamlanmış olması, birçok öğrenci ve veli için rahatlatıcı bir durum olarak görülmektedir. Ancak yerleştiği okul değişen öğrenciler için bu durumun duygusal ve akademik anlamda bir mağduriyet yaratabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu öğrenciler için sürecin dikkatle yönetilmesi ve gereken rehberlik desteğinin sağlanması önem arz etmektedir.
Sınav sistemleri, öğrencilerin akademik başarılarını ölçmek ve onları bir sonraki eğitim kademesine hazırlamak için önemli araçlar olarak görülür. Ancak sınav sonrası süreçlerde yapılan değişiklikler, bu sürecin güvenilirliği ve adil olup olmadığı konusunda öğrencilerde ve velilerde kaygı yaratabilir. 2024 LGS’de iptal edilen bir soru örneğinde olduğu gibi, sınav sonrasında bir sorunun iptali ve yeniden hesaplamaların yapılması, sınava katılan yüz binlerce öğrenciyi etkilemiştir.
LGS, öğrencilerin gelecekteki eğitim hayatlarını şekillendiren kritik bir sınavdır. Bu süreçte herhangi bir belirsizlik veya değişiklik, öğrenciler üzerinde kaygı yaratabilir. Özellikle iptal edilen bir sorunun ardından sınav puanlarının yeniden hesaplanması, öğrencilerde “başarım doğru mu değerlendirildi?” endişesini doğurabilir. Her ne kadar Eğitim Bakanlığı, bu değişikliğin öğrencilerin yerleştirme süreçlerinde büyük çaplı bir etkiye yol açmadığını belirtse de öğrencilerin sınav sürecine dair güvenlerinin sarsılması muhtemeldir. Bu tür belirsizliklerin, özellikle ergenlik dönemindeki öğrencilerde kaygı ve stres düzeyini artırabileceği düşünülmelidir.
İptal edilen soru gibi durumlar, eğitimde eşitlik ve adalet ilkeleriyle doğrudan ilişkilidir. Bu sorunun iptal edilmesi, tüm öğrenciler için doğru kabul edilse de bu kararın tüm öğrenciler açısından adil olup olmadığı tartışılabilir. Çünkü sınavın iptal edilen sorusunu doğru yapan öğrenciler ile yapamayan öğrenciler arasında bir fark oluşmamaktadır. Bu durum, sınavın güvenilirliği konusunda öğrencilerde ve velilerde adalet algısının zedelenmesine yol açabilir.
Öğrenciler, sınav sonuçlarına güvenmek ve emeklerinin doğru bir şekilde değerlendirildiğini bilmek isterler. Ancak sınav sonrası yapılan değişiklikler bu güveni zedeleyebilir. Ayrıca, sınav iptalleri ve yeniden hesaplamalar öğrencilerin eğitim sistemi hakkındaki algısını da etkileyebilir. Örneğin, sınav sonucunun güvenilirliğine dair yaşanan kaygılar, öğrencilerin gelecek sınavlara olan motivasyonlarını ve hazırlık süreçlerini olumsuz etkileyebilir.
Eğitim Bakanlığı’nın bu süreçte iptal edilen soruya dair açık ve şeffaf bilgilendirme yapması, öğrencilerin ve velilerin endişelerini hafifletmek adına olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, sınav sistemlerinde yaşanan bu tür değişikliklerin pedagojik bir yaklaşımla yönetilmesi, öğrencilerin duygusal ve psikolojik olarak desteklenmesi önemlidir. İptal edilen sorular ya da sınav sonrası yapılan değişiklikler öğrenciler için travmatik olabilir; bu nedenle, öğretmenlerin ve okul psikolojik danışmanlarının süreci dikkatle takip etmesi ve gerekli rehberlik desteğini sağlaması gereklidir.
LGS’de iptal edilen bir sorunun ardından sınav sonuçlarının yeniden değerlendirilmesi, sınav sürecinin güvenilirliğine dair soru işaretleri doğurabilir. Ancak öğrencilerin bu süreçte kaygı ve stres yaşamamaları için pedagojik olarak güçlü bir rehberlik desteği sunulması gereklidir. Eğitim Bakanlığı’nın bu süreci şeffaf bir şekilde yönetmesi, öğrencilerin güvenini koruma açısından önemlidir. Eğitim sistemlerinde sınav sonrası süreçlerin iyi yönetilmesi ve öğrencilere psikolojik destek sağlanması, sınavların yalnızca akademik değil, aynı zamanda duygusal yönlerinin de göz önünde bulundurulmasını sağlar.