2022’ye de 2021 gibi önceki yılların bakiyesini yüklenerek giriyoruz. Yılların çözülemeyen, aksine katmerleşen sorunları 2021 yılında öylesine ağırlaştı ki algı operasyonları ve toplumu kutuplaştırıp birbirine düşürerek yönetmede mahir olan AKP bile artık bu ağırlığın altından kalkmakta zorlanıyor. Hele yıllar öncesinden toplumun önüne büyük vaatler koyduğu 2023’e bir yıl kalmışken
AKP’nin 2012 yılında hazırladığı ve uzun yıllar dilinden düşürmediği 2023 Vizyonu -hedeflenenlerle bugün içinde bulunulan tablo arasındaki çarpıcı çelişkinin utancından olsa gerek- artık pek dillendirilmiyor. 2023’e bir yıl kala, “2023 Vizyonu”nu birkaç örnekle biz hatırlatalım o halde:
Ekonomi:
*Dünyanın 10 büyük ekonomisi içinde yer alınacaktı; bugün ilk 20 içinde bile değiliz.
*Enflasyon, tek haneli rakamlara indirilecekti; sadece Aralık enflasyonu yüzde 30’a dayandı.
*Kişi başına milli gelir 25 bin dolara çıkacaktı; 7 bin dolar seviyesine düştü.
*İşsizlik yüzde 5’e düşürülecekti; TÜİK’in verilerinde bile yüzde 11 olan işsizlik gerçekte yüzde 20’leri aştı.
İleri Demokrasi:
Güdümlü ve noksan bir demokrasiyi Türkiye’ye yakıştırmayan AKP, ileri demokrasiye sahip ülkelerdeki gelişmiş standartları yakalayacaktı; inşa ettiği “tek adam rejimi” ile Türkiye dünyada demokrasisi en geri ülkeler düzeyine geldi.
Temel Hak ve Özgürlükler:
Her türlü insan hakkı ihlaline karşı sıfır tolerans politikası izlenecek, ötekileştirme, ayrımcılık ve dışlama uygulamalarının sona ermesi için oluşturulan mekanizmalarla hakların kurumsal koruma altına alınması sağlanacaktı; AKP ile aynı görüşte olmayan herkes hakkında soruşturmalar, ceza davaları açıldı/açılıyor. On binlerce muhalif cezaevlerinde tutsak durumda.
Milli Birlik ve Kardeşlik:
Anadilde savunma yasal bir düzenleme ile sorun olmaktan çıkacak, vatandaşlar anadillerinde kamu hizmetlerine erişebileceklerdi; Kürtçe, yeniden bilinmeyen bir dil olarak nitelenmeye başladı ve eğitim, savunma ve diğer kamu hizmetlerine erişim 90’lı yılları aratır hale geldi.
Yerel Yönetimler:
Vatandaşların yönetime daha fazla katılıp, yönetimde doğrudan temsil edilip, idareyi denetlemesi sağlanacaktı; HDP’nin Şubat ayında açıkladığı “İrade Gaspı ve Kayyım Gerçekleri” başlıklı rapora göre 3 büyükşehir, 5 il, 33 ilçe olmak üzere 48 belediyeye kayyum atandı. İstanbul başta olmak üzere, muhalefet partilerince yönetilen belediyeler ise sürekli baskı altında.
2023 Vizyon’unda yer alan vaatler -halen partinin resmi internet sitesinde yer aldığı haliyle- sosyal politika, çalışma yaşamı, eğitim, sağlık, dış politika vs alanlarında da örnek verdiğimiz konularda olduğu gibi AKP’nin kendi gerçekliğinden bile ne kadar uzaklarda olduğunu göstermekte.
19 yıldır devleti tek başına yöneten AKP’nin toplumsal gerçeklerden bu denli uzaklaşmış ve kendi gerçekliğiyle bile çelişir hale gelmiş olması sadece AKP’nin değil “kapitalist devlet”in de çelişkisidir. Devlet, egemen sınıfın ve siyasi iktidara sahip olanların çıkarlarının yanı sıra toplumun genel çıkarlarını da korumakla mükellef bir mekanizmadır. Ancak egemen sınıfın küçük bir azınlıktan (burjuvazi) oluştuğu kapitalizmde egemenlerle toplumun çıkarları sürekli olarak çelişir/çatışır. Kapitalist devleti elinde bulunduran siyasi iktidarın başarısı, burjuvazinin toplumun geniş kesimlerini sömürmesini içeren bu çelişkilerin üzerini örterek toplumun genel çıkarlarını da koruyan bir görüntü verebilmesiyle ölçülür.
AKP, iktidarının ilk yıllarında bir ölçüde de olsa sömürünün üzerini örtmeyi başarmış ama son on yılda toplumdan ve gerçeklikten tamamen uzaklaşmıştır. Bu durumda ya AKP toplumu -kendi kurguladığı dünya görüşü doğrultusunda- değiştirecek ya da toplum AKP’yi değiştirecektir.
2023’e bir yıl kala Türkiye halklarının önündeki iki seçenekten biri AKP’nin kurguladığı otokratik düzene razı olup kendisini buna uyarlamasıdır. Diğer seçenek ise 2022’de yılların bakiyesini sırtından atıp barış içinde hukukun, adaletin, özgürlüğün esas olduğu insanca koşullarda yaşamak için mücadele etmesidir. Bu mücadelenin sadece AKP’yle değil, onun yerine geçmesi olası benzerlerine de iktidar olanağı sağlamayacak bir perspektifte olmalıdır elbette.
2022’nin umudun ve mücadelenin yılı olması dileğiyle…