Hükümetin hakim stratejisi bir önceki yazımda da belirttiğim üzere ittifaklar arası gerilimi tırmandırmak ve seçimi provoke edici taktiklerle çatışmacı bir zemine çekmek üzerine örgütleniyor. Muhalifler cephesinden bu seçimin tarihi önemi nedir peki?
Cem Şahin
2023 seçimleri Türkiye’de uzun süredir beklenen değişimin miladını gerçekleştirecek önemli bir eşik olarak görülüyor. Çünkü Türkiye’de insanca yaşamanın olağan üstü bir çaba ve dayanıklılık gerektirdiği son zamanlarda en arzulanası iki şeyi Erdoğan ve hükümetinin mümkünse bir daha geri dönmemek adına ülke yönetimini bırakması, bunun dışında da gerici ve bir o kadar da itici ittifakının sonsuza dek çenesini kapalı tutması oluşturuyor.
Olağan koşulların çok ötesinde yaşanan ekonomik dar boğazlık, militarist söylemlerin kamusal alanın her alanında tahakküm kurmaya başlaması, siyasi gericiliğin eğitim başta olmak üzere toplumun bütün kesimlerini baskı altında tutmak üzere işe koşulması ve dahası bu seçimin neden öncekilerden daha fazla ehemmiyet taşıdığının temel göstergelerini oluşturmakta. Bu hususiyetlerin tahammülü aşacak düzeyde toplumu baskılaması sonucu olarak gelişen değişim arzusu 2023 seçimleri için özel bir tartışma yürütülmesini şart koşmaktadır.
Hem iktidar hem de muhalefet 2023 seçimlerinin diğer seçim süreçlerinden çok daha tarihi olduğunu dile getiriyorlar. Peki bu seçim gerçekten bu kadar önemli mi? İktidar cephesinden yapılacak bir okuma seçimlerin AKP için fazlaca kritik olduğunu gösteriyor. Yeni söylemler ve pratikler üretebilme kapasitesi kısırlaşmış bir iktidar için kazanılması şart ama kaybedilmesi de bir o kadar olası bir seçim bu.
Kazanılması uzun vadede AKP’nin yönetim paradigmasını tahkim edecek ve böylece Erdoğan mutlak iktidarını daha dokunulmaz bir eşiğe yükseltecektir. Kaybedilmesi halinde ise Erdoğan şu ana kadar ülkenin insanından toprağına, hayvanından ağacına kadar işlenen tüm suçlarının hesabını verecek bir pozisyona gerileyecektir. Tabi bunun gerçekleşme olasılığı toplumsal muhalefetin azmi ölçüsünde gerçekleşecek ya da gerçekleşemeyecektir.
Hepimizin açgözlülüğünü çok iyi bellediği Erdoğan’ı belki de hesap vermekten daha çok rahatsız edecek şey, ülke kaynaklarının kendisi ve yandaşlarına akacak derenin bekçiliğini artık yapamayacak oluşu oluşturuyor. Bu yüzden kendisi 2023 seçimlerini “2023 seçimleri bu büyük medeniyet ve tarih mücadelesinin çağımızdaki zirvesinden önceki son duraktır” diye belirtmiştir. Bu yüzden Erdoğan ve havarileri bütün tükenmişliklerine rağmen her türlü seçim zorbalığını organize etmekten geri durmayarak bu süreci lehlerine çevirmeye çalışıyorlar.
Hatta Fehim Taştekin geçenlerde verdiği bir röportajda Erdoğan’ın kazanmak için birçok şeyi yapabileceğini, bunların içinde olası bir Rojava saldırısının birinci plan olarak kurgulandığını belirtiyor. İktidarın halklara sunacağı somut ve inanılır bir hikayesi olmadığı için militarist gerginliği arttırarak sonuç almaya çabalaması makul bir analiz gibi duruyor. Seçim sürecini elinden geldiğince terörize ederek sonuç almayı deneyebilir iktidar. Ve biz bu süreci 2015 sürecinden de çok iyi bilmekteyiz.
Hükümetin hakim stratejisi bir önceki yazımda da belirttiğim üzere ittifaklar arası gerilimi tırmandırmak ve seçimi provoke edici taktiklerle çatışmacı bir zemine çekmek üzerine örgütleniyor. Muhalifler cephesinden bu seçimin tarihi önemi nedir peki? Ezilenler için de bu seçim en az iktidar kadar önemli ve tarihi mi? Bu seçimler Türkiye’de AKP zulmünden zarar görmüş tüm kesimlerin hesap sorma ve özgürlüklerini yeniden kazanma şansı yakalayacakları tarihi bir seçim, evet.
Neredeyse her gün işlenen kadın cinayetlerinin müsebbibi bir cinsiyetçi iktidardan kadınların, geleceksizliğe ve işsizliğe mahkum edilen gençlerin, tutsak edilen Kürt siyasetçilerin, yazıları ve haberleri gerekçe gösterilerek hapse tıkılan gazeteci meslektaşlarımızın, sermayeye peşkeş çekilen doğayı savunan ekolojistlerin, KHK’ler ile işsiz bırakılan yüzbinlerce mağdurun, Kürtler, Aleviler, İşçi/Emekçiler ve LGBT’li dostlarımızın soracağı bir hesap var şüphesiz. Bundan ötürü Erdoğan rejimi ile gerçekleşen anti demokratik uygulamaların mağdurları bu seçimi Erdoğan’ın hukuksuz ve otoriter tavrına sert bir cevap vermek için tarihi bir fırsat olarak görüyor. Ezilenler değişimin öznesi olacak adayları meclise göndererek kendi hikayelerinin ve haklarının daha güçlü bir şekilde savunulmasını istiyorlar. Bunun dışında hem AKP’den kurtulmak hem de olası yeni demokratik süreçlerin başlama ihtimalini göz önünde bulundurarak seçime aktif bir şekilde dahil olmaya çalışıyorlar. AKP’nin oluşturduğu depresif ve umutsuz heyulaya rağmen meydanlarda, sokaklarda, seçim bürolarında ve tüm mecralarda AKP’den hesap sormaya kararlı ve inançlılar. 2023 seçimleri bu kararlılık ve inancın sonucu olarak Türkiye halklarına Erdoğan’sız bir yeni dönem bahşedebilir. Ve bu da yeni dönem için hiç de kötü bir başlangıç olmayacaktır.