Devlet bütçesi, bir ülkedeki siyasal iktidarın; başta halkın refah düzeyi olmak üzere, demokratik hak ve özgürlüklere ve insan haklarına saygı, toplumsal cinsiyet eşitliği, farklı kimliklere, inanç gruplarına ve etnisitelere mensup yurttaşların eşit muamele görmeleri, barışın tesisi, iklim değişikliği ile mücadele ve ekolojik duyarlılık ya da tersinden, savaşın ve militarizmin desteklenmesi, otoriterleşme, dinselleştirme, sermayeye faiz ve teşvik adı altında kaynak aktarılması, vergi yükünün sermayenin üzerinden alınıp emeğin üzerine bindirilmesi ve doğanın talan edilmesi gibi konulardaki karnesidir.
Çünkü bütçe kanunu ile her yıl bizlerden alınan trilyonlarca liralık vergi geliri ve toplanan diğer kamu gelirleri, esas olarak bu alanlarda kullanılmak üzere, siyasal iktidarın kullanımına tahsis edilir.
Bu yüzden de, demokratik bir ülkede, bütçelerin hazırlanması ve kullanımı sırasında, örneğin emekçilerin ekonomik haklarının, demokrasinin ve barışın korunmasına ve ekonomik ve sosyal kalkınma çabalarına ne kadar kaynak aktarıldığı son derece önemlidir.
Keza yıl içinde bu harcamaların gerçekleşme ayrıntılarını bilmek de önemlidir. Bu aynı zamanda, neredeyse iki bin yıla yakın bir zamandır dünyada uygulanan ve demokrasinin olmazsa olmazı olarak kabul edilen “Bütçe Hakkı”nın da bir gereğidir.
İlk 6 aylık gerçekleşme bize ne söylüyor?
Bu çerçevede, yakınlarda yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri ve Beklentiler Raporu’nda yer alan verilerin iyi analiz edilmesi gerekiyor.
Zira bu rapor programlar bazında gerçekleşen ilk altı aylık bütçe harcamalarının dağılımını veriyor, dolayısıyla da ülkenin mevcut ekonomik, sosyal ve siyasal durumuna ışık tutuyor. Aynı zamanda, ülkenin siyasal ve toplumsal yönlerden geleceği ile ilgili önemli ipuçlarını da veriyor.
Güvenlik, otoriterleşme, dinselleşme ve faiz
Aşağıda, bu raporu esas alarak hazırladığımız tabloya göre (s.62-64), bu yılın Ocak-Haziran dönemini kapsayan ilk altı ayında, toplanan vergiler programlar bazında en fazla “güvenlik” konsepti altında otoriterleşmeye ve militarizme, Siyasal İslam’ın toplumsal alanda yerleşmesine harcanmış. Bu rakam 274 milyar TL’yi aşıyor ve 2 trilyon 364 milyar TL’lik toplam 6 aylık harcamanın neredeyse yüzde 12’sini buluyor.
Çarpıcı bir biçimde, altı ayda tek başına “Din Hizmetleri ve Yaygın Din Eğitimi” için yapılan harcama 19 milyar TL’yi aşıyor. Bu program için yapılan harcama “Ailenin korunması, Gençlik, Sanat, Çevre, Kadın Güçlenmesi ve İnsan Hakları” programları için yapılan harcamaların toplamından fazla. Bu da Siyasal İslam’ın mevcut otoriter rejimin temel taşlarından biri olduğunu gösteriyor.
Diğer yandan, bu denli büyüklükte parasal kaynağın dinselleştirme ve güvenlik amaçlı olarak kullanılmasına rağmen, ülkede bilhassa da İstanbul gibi metropollerde, mafya ya da diğer organize suç örgütlerinin cirit atması, çok sayıda silahlı baskın ve çatışma ve ölümlerin yaşanması önemli bir çelişki olarak karşımızda duruyor. Öyle ki bu iki alana daha fazla kaynak ayrıldıkça toplumsal huzur artacağına, huzursuzluk ve çürüme artıyor.
Faizciye kaynak aktarmaya devam
Bütçedeki bir diğer sınıflandırma biçimi olan “ekonomik sınıflandırma” altında yer alan transfer harcamalarının en önemli kalemi olan “faiz ödemeleri” için bu altı aylık dönemde yapılan harcama tutarı ise 275,2 milyar TL.
Bu haliyle faizciye yapılan ödemeler bütçede yukarıda sıralanan güvenlik ve din hizmetleri kalemleri için yapılan harcamaların toplamından dahi fazla. 2023 yılının tamamında ise (ek bütçe dâhil) faiz ödemeleri için ayrılan toplam tutar 646,1 milyar TL.
İnsan hakları, sanat, kadının güçlenmesi ve ekolojik duyarlılık
Buna karşılık “Sanat ve Kültüre” yapılan harcama çok sınırlı kalmış (0,0007). “Gençlik ve Kadının Güçlenmesine” yapılan harcamalar Cumhurbaşkanlığına ayrılan kaynağın gerisinde kalırken, “Kürt sorununu Bölge’de yatırımlar yapılması yoluyla çözme amaçlı olarak kullanıldığı ileri sürülen “Bölgesel Kalkınma” harcamaları neredeyse Cumhurbaşkanlığı’na ayrılan harcama tutarı ile aynı düzeyde tutulmuş (0,0007).
“Sürdürülebilir Çevre ve İklim Değişikliği” için yapılan harcama ise “Din Hizmetleri”ne yapılan harcamanın sadece altıda biri düzeyinde kalmış (0,001).
“İnsan Hakları” için yapılan harcamanın sadece 98 milyon TL civarına olması ise (0,00004) iktidar blokunun insan hakları konusundaki tutumunun net yansımasını oluşturuyor.
Özetle, bütçe gerçekleşme rakamları bize bir hastanın çekilmiş MR’ı gibi net sonuçlar sunuyor:
“2023 bütçesinin ilk altı ayında, asıl olarak finans kapitale, otoriterleşmeye, dinselleştirmeye ve militarizme kaynak aktarılmış. Diğer yandan, emeğin korunması, ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanması, barışın inşası, kadının güçlendirilmesi, eşit yurttaşlığın tesisi, laiklik, demokrasi ve insan hakları konularına dişe dokunur bir kaynak ayrılmamış”.