2019 yılında çevre, ifade özgürlüğü ve LGBTİ+ haklarını korumak için çalışan en az 300 insan hakları aktivisti öldürüldü
Front Line Savunucuları tarafından hazırlanmış dosyada, otoriterlik, yolsuzluk ve derinleşen eşitsizliğe karşı protestoların ön cephesinde bulunan insan hakları savunucularının fiziksel saldırılara, karalama kampanyalarına, yargısal tacizlere ve cinsiyet temelli saldırılara maruz kaldığı belirtildi.
3’te 2’si Latin Amerika’da
31 ülkeden en az 300 kişinin öldürüldüğü cinayetlerin 3’te 2’si Latin Amerika ülkelerinde işlendi. Kolombiya, çevresel yıkıma yol açan mega projelere karşı çıkan kuruluşların liderinin hedef alınması gibi olaylarla, 106 cinayetin işlendiği en kanlı ülke oldu. İkinci sırada 43 cinayetle Filipinler ardından Honduras, Brezilya ve Meksika geliyor.
Irak ve Lübnan’dan Hong Kong, Hindistan ve Şili’ye, tüm dünyada 2019 yılı, politik ve ekonomik değişim talep eden sosyal başkaldırı dalgasıyla şekillendi.
Raporda:
Katledilen İnsan hakları savunucuların yüzde 85’inin öldürülmeden önce tehdit edildiği, katledilenlerden yüzde 13’ünün kadın olduğu ve yüzde 40’ının tarım arazileri, yerli halklar ve çevre problemleri için çalıştıkları bilgilerine yer verildi
Kitlesel eylemlerin gerçekleştiği çoğu ülkede, yürüyüş düzenleyen, asker ve polisin kötü uygulamalarını kayıt altına alan, yaralanan ve gözaltına alınan insanlara yardım eden insan hakları savunucular hedef alındılar.
Örnek olarak: Şili’de, Augusto Pinochet diktatörlüğünün sonundan beri en büyük eylemlerin yaşandığı ülkede, 23 insan hayatını kaybetti en az 2300 kişi de yaralandı.
Irak’ta 300’den fazla kişi yaşamını yitirdi
Ekim ve Kasım aylarında yolsuzluk karşıtı gösterilerin yaşandığı ırakta 300’den fazla insan hayatını kaybetti. Protestolarda yararlanan insanlara yemek, su ve tıbbi yardım sağlayan Saba Al Mahdawi, kimliği belirsiz militanlarca kaçırıldı ve 2 hafta boyunca alıkonuldu.
Honduras’tan ABD’ye göç
ABD’nin önemli bir jeopolitik müttefiği olan Honduras, kontrolsüz şiddet dalgasının serbest bırakıldığı 2009 yılındaki darbeden beri, kadınlar, avukatlar gazeteciler ve çevreciler için dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri oldu. Geçen sene, hedef gözeterek öldürülen insan sayısının 4 kart arttığı Orta Amerika ülkesinde, on binlerce insan yoksulluk, yolsuzluk ve şiddetten kaçarak Meksika üzerinden ABD’ye ulaşmak için göç etti.
Aktivistler bir çok değişime önayak oldular
Zorlu ve korkutucu koşullara rağmen insan hakları aktivistleri pozitif bir çok sosyal değişime önayak olmaya devam etti.
Örneğin, Meksikalı insan hakları savunucuları Oaxaca eyaletinde kürtajın yasallaşmasını kutladılar. Ürdün’de ifade özgürlüğünü ve özel hayatı kısıtlamayı teklif eden yasa tasarısı sivil toplum kuruluşlarının kampanyaları sayesinde geri çekildi.
Frontline savunucuları derneğinin yöneticisi Andrew Anderson, ‘2019’dinsan hakları savunucularının Hong Kong, Chile, Irak, Cezayir, Zimbabve, İspanya ve dünyanın birçok yerinde insan hakları savunucularının hakları savunduğunu ilerlettiklerini gördük. Engellemelere rağmen , toplumlarının ve dünyanın görüşünü ilerletmeye devam ediyorlar’
**Bu yazı Yeni Yaşam Gazetesi için Mehmet İnanç tarafından çevrilmiştir