Türkiye’de AKP’nin iktidarda olduğu 20 yılda 30 bin işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti, en az 811 gazeteci tutuklandı, 8 binden fazla kadın katledildi
AKP’nin 3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidara gelmesinin üzerinden 20 yıl geçti.
Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı eşitlik ve insan hakları argümanları üzerinden iktidara gelen AKP, 20 yılın sonunda vadettikleri her şeyin tam tersini uyguladı.
Gelinen noktada Türkiye, AKP’nin iktidara geldiği yıllardan daha kötü bir duruma sürüklendi. Yolsuzluk skandallarının ardı arkası kesilmezken enflasyon da son 24 yılın rekoru kırıldı. Halk yoksullaştı, basın açıklamaları ve örgütlenme özgürlüğü yurttaşların elinden alındı.
Kürt sorunu daha da içinden çıkmaz bir hal aldı. Kürt sorununun çözümünde muhatap gösterilen PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit de derinleştirildi. Buna bağlı olarak cezaevleri adeta “ölüm evlerine” döndü.
Binlerce emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Sendikalaşma oranları düştü, grevler yasaklandı. 2016 yılında darbe girişimi oldu ve KHK’lerle binlerce yurttaş haksız şekilde işlerinden edildi.
MA’dan Berivan Kutlu AKP’nin 20 yıllık bilançosunu derledi;
İş cinayetleri: 30 binden fazla insan hayatını kaybetti
AKP döneminde işçi sağlığı ve iş güvenliği hiç olmadığı kadar kötü bir noktaya evrildi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) verilerine göre; AKP’nin iktidara geldiği tarihten 2022 yılının Eylül ayına kadar en az 30 bin 62 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Soma, Davutpaşa, Ostim, Torunlar, Isparta, Düzce, Ermenek, Esenyurt, Erzurum, Samsun, Güllük, Elbistan, Şırnak, Dursunbey, Hendek, 3’üncü Havalimanı, Tuzla Tersaneleri, Kot Kumlama ve Bartın gibi iş katliamlarının hepsi AKP döneminde yaşandı.
Neredeyse tamamı çeşitli ihmaller nedeniyle meydana gelen iş cinayetlerinin sorumluları ya yargılanmadı ya da ödül gibi cezalar aldı.
Grev yasakları
AKP dönemindeki tabloyu değerlendiren İSİG Meclisi Sözcüsü Murat Çakır, iktidarın işçi haklarını koruyan yasaları ortadan kaldırdığını belirtti. Özellikle 2016’dan sonra binlerce kişinin işsiz kaldığını ifade eden Çakır, “Diğer emekçiler de işsizlik tehdidi ile en temel haklarını dahi arayamaz duruma geldi. Birçok emek karşıtı yasa ve uygulama (BES uygulaması, grev yasakları vb.) bu dönemde hayata geçirildi” dedi.
Cinayetlerin üstü örtüldü
İş cinayetlerinin “adaletsizlikle” sonuçlandığına dikkati çeken Çakır, “Cezasızlık sürdü, sürüyor. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırılıyor. Bu cezalar para cezasına çevriliyor ve 24 ay taksitlendiriliyor. İşyerlerinde işçilere karşı bir savaş yaşanıyor. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere iktidar yetkilileri, bürokrasi, patronlar ve onların aklı, ‘kaza, kader, fıtrat, güvensiz davranış, eğitimsizlik’ diyor. Bizler ise bu anlayışa ‘Hayır’ diyoruz. Bu cinayetlerin nedeni neoliberal düzenin ucuz ve güvencesiz istihdam politikaları ve sermaye birikim stratejisidir” diye konuştu.
Çocuk işçilik
İSİG’in verilerine göre AKP döneminde iş cinayetlerinde hayatını kaybeden çocuk sayısı en az 843. Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı Yönetim Kurulu üyesi akademisyen Doç. Dr. Taner Akpınar’a göre çocuklar küçük işletmeleri memnun etmek için kurban ediliyor. Çocukların “mesleki eğitim” adı altında çalıştırıldığına dikkati çeken Akpınar, “İlk kez 2016-2017 eğitim-öğretim yılında, bu yıl ile sınırlı olmak üzere, mesleki eğitim adı altında çalıştırılan çocuk işçilere yasal olarak ödenmesi gereken ücretlerin İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmesi düzenlenmiştir. Düzenleme daha sonra farklı kararlarla uzatıldı. Kararın çıkmasının ardından 5 ay içinde 343 bin çocuk ‘mesleki eğitim’ adı altında çalıştırıldı” dedi.
Gazetecilik yargılanıyor: Baskı, sansür tutuklama
20 yılda en çok tartışılan konuların başında ise, basın özgürlüğü geldi. AKP iktidarı döneminde en az 859 gazeteci tutuklandı. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) verilerine göre 92, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) verilerine göre ise 67 gazeteci şu an hükümlü. Verilere göre AKP döneminde en az 811 gazeteci tutuklandı.
Sadece son 5 ayda Diyarbakır ve Ankara merkezli Özgür Basın çalışanlarına yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında 33 gazeteci gözaltına alındı ve bunlardan 26’sı tutuklandı.
Demirhan: 2016’daki darbe girişimi kırılma noktası
AKP’nin gazetecilere yönelik baskısını değerlendiren DİSK Basın-İş Yönetim Kurulu üyesi Ali Ergin Demirhan, “çözüm” adı altında yürütülen sürecin sonlanması sonrası basın üzerindeki baskının arttığını söyledi. 15 Temmuz 2016’daki askeri kalkışma sonrası birçok basın kurumunun kapatıldığını anımsatan Demirhan, “Bu ülke, iktidarların baskı, şiddet ve sansürle yönetmeye çalıştığı toplumsal eşitsizlikler, çözümsüzlükler ve savaş ülkesidir. Türkiye işçi sınıfının, Kürtlerin, kadınların ve diğer ezilen toplumsal kesimlerin siyasal ve ekonomik katılım taleplerine yanıt verme şansı olmayan AKP, egemen sınıf siyasetinin bir gereği olarak şiddete ve sansüre başvurmaktadır” dedi.
Demirhan, gazetecilerin tutuklanması ve şiddete maruz kalmasına işaret ederek, “İktidar 20 yıldır uyguladığı baskının yetmemesiyle sonrası yeni sansür yasalarının ve gözdağı operasyonlarının peşinde koşuyor. Türkiye en ağır baskılara rağmen iktidarın arzu ettiği sessizliğin sağlanamadığı bir direnen gazeteciler ülkesidir. Bu nedenle AKP’nin 20. yılında bir şey anlatılacaksa bu mağduriyet değil, direniş öyküleri olmalıdır” ifadelerini kullandı.
20 yılın sonunda gelinen nokta: Kadın kırımı
Bu 20 yıl, kadınların en çok hedef alındığı yıllar oldu. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek gibi birçok benzer karara imza atıldı. CHP Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın yayınladığı rapora göre 1 Ocak 2002 ile 31 Aralık 2021 tarihleri arasında en az 8 bin 51 kadın katledildi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerini de ekleyince AKP iktidarında en az 8 bin 297 kadın katliamı yaşandı. 564 kadının ölümü ise, kayıtlara şüpheli olarak geçti.
‘Kadınlar umuttur’
KCDP İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim, nafaka, boşanma, kürtaj gibi birçok hakkın gasp edildiğini söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kadın haklarına müdahale ettiğini ifade eden Ataselim, “Sadece sözsel değil, icra ve planlama ile ilgili olarak da kadınlarla ilgili muhatap Diyanet’miş gibi davranılıyor. Ne kadar gerici ve baskıcı bir rejimle karşı karşıya olsak da, her yetkisi elinde toplayan bir siyasi iktidarla karşı karşıya olsak da eşit ve özgür yaşamak için haklarından vazgeçmeyen kadınlar umuttur geleceğe dair. Bu yüzden hiçbir koşulda kadınlar asla yalnız yürümeyecek. Bu kadın düşmanlarını, siyasi iktidarı göndereceğiz” ifadelerini kullandı.
Cezaevleri taştı
AKP döneminde en çok hak ihlalinin yaşandığı yerlerin başında cezaevleri geldi. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik derinleştirilen tecrit politikası tüm cezaevlerine yayıldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre 2002-2022 Eylül tarihleri arasında cezaevlerinde en az 958 kişi hayatını kaybetti. İHD verilerine göre şu an en az 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu bulunuyor.
Adalet Bakanlığı verilerine göre, 288 bin 798 kapasiteli cezaevlerinde şu an toplam 326 bin 960 tutuklu ve hükümlü bulunuyor.
İHD Ankara Şube Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen, AKP döneminde tutuklu ve hükümlü sayısının 5 buçuk kat arttığını aktardı. Çevirmen, “2002 başında hapishanelerde 34 bin 808’i hükümlü 59 bin 429 mahpus bulunmaktaydı. Sürekli olarak bu sayı arttı” diye kaydetti. Çevirmen, cezaevlerindeki hak ihlallerine işaret ederek, “Bu dönemde sürekli olarak hapishane inşaatları devam etmiş ve yeni yapılan hapishaneler tecrit ağırlaştırılmıştı. Bu hapsetme biçimi yalnızca ağırlaştırılmış mahpuslar için değil, süreli hapis cezası almış olanlar için de uygulanmaktadır. En büyük sorunlardan biri de hasta mahpusların durumudur. Ağır hasta mahpusların tedavileri yapılmıyor, tahliye edilmiyor ve hapishanelerde yaşamlarını kaybediyor. Adli Tıp Kurumu siyasi saiklerle karar veriyor” diye konuştu.
ANKARA