2 Eylül Festivali’nin ikinci gününde güncel siyasete dair düzenlenen panelde konuşan Sebahat Tuncel, ‘Halklar itiraz ediyor, sokağa çıkıyor ama iktidarları değiştirmek, örgütlenmek gerekiyor. Özgürlük mücadelesini yükseltmek durumundayız, çaresiz değiliz direniyoruz’ dedi
1 Mayıs Mahallesi’nde, 2 Eylül Gecekondu Direnişi’nin 47’nci yıldönümü sebebiyle düzenlenen 2 Eylül Festivali’nin 22’ncisi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube Cemevi’nde gerçekleştiriliyor. Festivalin ikinci gününde “Güncel Siyasal Durum” başlığıyla düzenlenen panelde Sebahat Tuncel, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Temsilcisi Mahir Gürz konuşmacı yer aldı.
Panelde ilk sözü SMF Temsilcisi Mahir Gürz aldı. Dünyadaki kriz durumunun bir savaş tehdidi yarattığını belirten Gürz, “Bu 3’üncü Dünya savaşı; insanlığı ve parçası olduğu doğayı tehdit eden esas gündemlerden biridir. Buna karşı enternasyonalist hem Türkiye’de hem de Kuzey Kürdistan’da anti-emperyalist, savaş karşıtı bir cephe örmek dönemin başlıca görevlerinden birisi. Bugün Ukrayna, Filistin ve dünyanın farklı bölgelerinde neredeyse 1’inci ve 2’inci Dünya Savaş’ında yaşamını yitiren insanların sayısına tekabül eden bir savaşın içerisindeyiz. Bölgesel savaşlar şeklinde cereyan eden çatışmalar emperyalist bir savaşa dönüşmektedir” diye konuştu.
‘Savaş karşıtı bir ağ örmeliyiz’
Devrimci ve komünist güçlerin sürece müdahale etmemesi sebebiyle sağın yükseliş içerisinde olduğuna vurgu yapan Gürz, “Krizler her zaman devrimlere yol açmaz. Krizler devrimci öznenin müdahalesi olmaz ise faşizmi besler. Faşist iktidarlar 1’inci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkmıştır. Bugün de aynı tehditlerle karşı karşıyayız. AKP-MHP faşist iktidarı da bu emperyalist savaşta hem enternasyonal hem bölgesel alanda stratejik olarak yer almaya çalışıyor. Devrimci, demokratik güçlerin önünde önemli bir görev duruyor. Anti-emperyalist, anti-faşist, savaş karşıtı bir hareket örmeliyiz” ifadelerini kullandı.
‘Faşist dalganın yükselmesi için olanakları sağlıyorlar’
Sonrasında konuşan Çiçek Otlu Filistin’de ve Ukrayna’da yaşanan savaşlara değinerek, “Baktığımızda bütün emperyalistler 3’üncü Dünya savaşına göre konumlanıyor. ABD, Rusya, Çin büyük savunma bütçeleri oluşturuyor. Bu devletlerin bu mevzilenişinde Ortadoğu ve Doğu Akdeniz çok önemli bir yerde duruyor. Bir savunma bütçesi hazırlarken yeni faşist dalganın yükselmesi için bütün olanakları sağlıyorlar. Bütün dizaynları faşizmin yükselmesi; emekçilerin, ezilenlerin hiçbir hak almaması için. Göçmenlere, LGBTİ+’lara düşmanlık yükseltirken işçi sınıfına, emekçilere hiçbir hak vermeyeceklerini ifade ediyorlar. 2’nci Dünya Savaşı sonrası Sovyetler’de gerçekleşen devrimden çıkardıkları derslerle işçi sınıfının bir direnişi olmaması için mücadele ediyorlar” dedi.
‘Direnenler var’
AKP-MHP iktidarının hegemonya kurmaya çalıştığını ifade eden Otlu, “Kendileri açısından en önemli yer Ortadoğu; Mısırda Sisi’yle barış yaptı, İran’la Irak’la görüşmeler yapıyor. Esad’la barışmaya çalışıyor. Irak’ta politik suikastları arttırıyorlar. Herhangi bir savaşta Rojava’daki gibi yeni devrimler oluşacağını düşünüyor. Türkiye direniyor, Kürdistan 4 parçada direniyor, kadınlar direniyor. Her gün 8 kadın katlediliyor. Savaş siyaseti cinayeti, katliamları örgütlüyor. Bu savaş siyasetinin karşısında birleşik bir mücadele örmeliyiz. Kürt diline saldırması, kadınlara, işçi sınıfına saldırması boşuna değil. Önümüz zorlu ama direnenler var” sözlerini kullandı.
‘Gazetecilerin katledilmesi savaş suçudur’
Sebahat Tuncel ise basına yönelik saldırılara da değinerek, “Süleymaniye’de iki kadın gazeteci katledildi, bu bir insanlık suçudur, savaş suçudur. Türkiye ne barışı ne Kürt sorununu konuşmak istiyor. Onların amacı çöktürme planıyla; Kürtsüz, Alevisiz, kadınsız, işçi sınıfı olmadan bir anayasa yaratmak istiyorlar. Yarın Dünya Barış Günü’nde alanlara çıkacak olan arkadaşlarımız AKP’nin savaş politikalarıyla neyi gizlediğini ifşa edecekler. Siyasi iktidar Kürtleri hapsetti, partisini kapatmaya çalıştı, İmralı’daki işkenceye dönüşen mutlak tecrit sistemi var bunların hepsi birbiriyle bağlantılı. Kayyum siyaseti, ekolojik kriz, anayasanın askıya alınması hepsi AKP-MHP Ergenekon faşist iktidarının yürüttüğü savaş iktidarının bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
Ülkedeki tüm kesimlerin var olan gidişattan şikayetçi olduğuna vurgu yapan Tuncel, “Buradan çıkışın yolu bizdedir. Bizler örgütlenirsek, süreci doğru okursak buradan kazanımla çıkarız. Esas mesele bu karanlıktan nasıl çıkacağımızdır. Tek adam rejimiyle Türkiye’yi karanlığa sürükleyen, mafya rejimini sürdüren düzeni nasıl ortadan kaldıracağımız önemli. Ortadoğu’da 3’üncü dünya savaşı 1998’de Sayın Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılışıyla başladı. Şimdi Ortadoğu’da vekalet savaşları yürüyor” diye konuştu.
‘Halklarımız faşizme teslim olmuyor’
Barışın; ezilenlerin, yoksulların, kadınların, işçilerin ihtiyacı olduğunun altını çizen Tuncel, “Barış süreçlerinde demokrasi gelişir. Toplumsal barışı inşa etmek bizim görevimiz. AKP Kürtlere karşı yürüttüğü bu savaş politikasını başarıya ulaştırmak istiyor. Ortadoğu’da Kürt sorunu, Filistin sorunu neden çözülmüyor? Halklar itiraz ediyor, sokağa çıkıyor ama iktidarları değiştirmek, örgütlenmek gerekiyor. Özgürlük mücadelesini yükseltmek durumundayız, çaresiz değiliz direniyoruz. Dün mahkeme salonlarındaydık, bugün burada sokaklardayız. Halklarımız direniyor, faşizme teslim olmuyor. Bu iradeyi yükseltmek zorundayız” diye belirtti.
Panel sonrasında soru-cevap kısmıyla devam etti.
Kaynak: MA