Türkiye’de 1975-1980 yılları arasında adı konmamış bir iç savaş yaşandı. Bu iç savaşın en kritik son yılını basında yansıtan gazete ise, DEMOKRAT gazetesi olmuştur. Neredeyse iç savaşın günlüğü tutulmuştur bu gazetede. En küçük punto ile verildiği halde iç savaş ve direnişin Türkiye genelinde yansıtıldığı toplumsal olaylar sayfası resimsiz bazen tam 1.5 sayfayı kaplamaktaydı. 1975-80 de facto iç savaşını araştıracak olan siyaset bilimcilerin elinde 10 aylık DEMOKRAT gazetesi koleksiyonunun önemli bir kaynak olacağına inanıyorum. İç savaşın yerel yansımaları üzerine derinlemesine incelemelerde buradaki küçük haberlerin önemli ipuçları sağlayacağına inanıyorum.
Türkiye’de 1975-80 iç savaşının tarihi aradan 40 küsür yıl geçmesine karşın hala yazılmadı. Yazılanlar “şehit” ya da “kahramanlık” edebiyatı düzeyinde kaldı. Bu iç savaşın ana iki hattı devrimciler için de ülkücüler için de bu geçerli. Tabi bu iç savaşın içinde alt çatışmalar da vardı.
Bunlarda sol içi çatışma ve şiddetti. Bu tabu bir konu olmayı hala devam ediyor. Aslında solda birlik çabalarının ÖDEP ve benzeri partilerde somutlaşmasına karşın, bu projelerin çökmesinde, Türkiye solunun bu dramatik sayfaları ile yüzleşilmemesinin de etkisi var. Sağ kesimde ise, ülkücüler islami kesimi de bu çatışmanın içine çekmeye çalıştılar. İslami kesimin genç liderlerinden biri ülkücüler tarafından öldürüldü. Cemil Meriç’in genç şakirtlerinden biriydi.
1965 öncesi TİP toplantılarına ev sahipliği yapan MTTB, Demirel’in desteği ile, ülkücü- İslamcı gençlerin işbirliği sonucu düşürülmüştü. Ana öğrenci örgütü olan TMTF, CHP gençliğinin kontrolünden çıkıp sola kayınca da, Demirel tarafından bilfiil kapatılmıştı. MTTB deki işbirliği 70’li yıllarda çöktü ve örgüt İslami hareketin genç kadrolarının yetiştiği bir merkeze dönüştü. Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar bile çıkardı.
İlk oluşum dönemlerinde “muhafazakar gençlik” diye anılırlardı. 1971 darbesi öncesi dönem henüz ülkücü hareketin palazlanma dönemi idi. Bu nedenle solun yükselişine karşı bir çeşit milis gücü olarak İslami kesimden militanlar sürülmüştü. 1969 yılında 6. Filo gösterilerine yönelik Kanlı Pazar kıyımınını, Demirel’in gözetimi altında bu milis gücü gerçekleştirmişti. TİP’in yükselişine karşı Anadolu’nun her yerinde seferber edilen Komünizmle Mücadele derneklerinin tabanını da milliyetçilerden çok İslami kesim oluşturuyordu. Ancak, 1975-80 iç savaşında bu kesim bekle gör politikasını izledi. Belki bunda kısa süreli MSP-CHP koalisyonunun da yumuşatıcı etkisi olmuştur. Yaşananın bir iç savaş olduğu saptamasını yapan birçok devrimci arkadaş vardı. Zaten direniş komiteleri fikrinin yükselmesini de bu bilinç sağladı. Belge yayınları olarak, neler yaşandığının daha kolay anlaşılabilmesi açısından, dünyadaki iç savaşları ve daha sonraki dönemlerde demokrasiye geçişi konu alan kitapların yayınlanmasını önemsemiştik.
(*) Ülkücülerle “solcular” arasındaki iç savaşta, bir çeşit diplomasi de yürütüldü. Bir çeşit “saldırmazlık” paktı gibi! Bunu İslami kesimden Dilipak ile DY dergisinin sağladığı söylenir. Bu fiili iç savaşta, DY dergisinde geliştirilen “Direniş Komiteleri” fikrinin cezbedici olması anlaşılır bir olgu. Bu Ortodoks hareketlere oranla katılımı çok daha kolay kılıyordu. Bunun efsanesi, gerçekliğinden daha büyük oldu. Ama böyle bir gücün var olduğu inancı, katılım yanında moralin de yüksek tutulmasını sağladı. DEMOKRAT gazetesi, devrimciler ile aydınların verimli işbirliğinin başarılı örneklerinden biri olan bir gazeteydi. Sermayesi farklı halk kesimlerinden derlenmiş, sorumluluğu ise aydınlar tarafından üstlenilmiş bir projeydi. Aynı zamanda bazıları gazetecilik yüksek okulundan daha mezun olmamış gençlerin heyecanlı bir pratik yapma alanı oldu. Buradan 80’li yıllarda, Özal döneminde büyük basında önemli yerlere gelen isimler çıktı. Bütün bu eski kadro 1980’lerin sonunda DEMOKRAT’ın yeniden çıkması için bir araya geldi. Ne yazık ki bunu son anda engelleyen devlet değildi.
DEMOKRAT gazetesinin imtiyaz sahibi Dursun Akçam 12 Eylül darbesinden bir gün önce İzmir üzerinden yurt dışına çıkmayı başardı. Sürgünde farklı eğilimlerden yazarların katılımı ile çıkan DEMOKRAT TÜRKİYE’nin çıkışını sağladı. Bir anlamda bu, gazetenin sürgünde devamı olmuş ve 12 Eylül cuntasına karşı farklı siyasetlerin ortak çaba harcamasının entelektüel zeminini oluşturmuştu.
(*) Poulantzas, Diktatörlüklerin Bunalımı (İspanya, Portekiz ve Yunanistan’da Demokrasiye Geçiş Süreci adıyla), Türkçesi: Nilüfer Kuyaş, Belge Yayınları 1981; B.J. Odeh, Lübnan’da İç Savaş, Türkçesi: Yavuz Alogan, Belge Yayınları 1986; D. Eudes, Kapetonios/Yunan İç Savaşı, Türkçesi: Yavuz Alogan, Belge Yayınları 1985; İspanya’nın Kanı, Türkçesi: Yavuz Alogan, Belge Yayınları 1995.