15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde bu girişim tartışılacak. Aslında bu darbenin hâlâ çözülmeyen ve netleşmeyen yanları var. Herhalde bu sırları Tayyip Erdoğan ve sır küpü Hakan Fidan biliyor. Mutlaka tüm gerçekler bir gün açığa çıkacak.
15 Temmuz girişimini Fethullahçılar yaptı deniliyor. Fethullahçıların da bu darbenin içinde olduğu doğrudur. Belki de en örgütlü olanlar onlar olduğu için öne çıktılar. Ancak bu darbenin bir ittifak temelinde gerçekleştiği anlaşılıyor. Ordu içinde harekete geçenler sadece Fethullahçı kadrolar ve sempatizanlardan ibaret değildir. Televizyonda okutturulan darbe bildirisi mevcut iktidardan rahatsız olan başka kesimlerin de işin içinde olduğunu gösteriyor. Zaten bir darbe bazı rahatsızlıklar gerekçe gösterilerek yapılır. Bu ittifak nasıl oluştu, hangi kesimler vardı bunlar da bir gün netleşecek. NATO’da görev almış birçok subayın bu darbe içinde yer aldığı söylenmektedir.
Siyasal İslamcı kesim 12 Eylül’le birlikte devlet içine alındı. Siyasal İslam’ın devlet içine alınması ve devlet tarafından kullanılması kesinlikle bir 12 Eylül projesidir. Fethullahçıların ve başka İslamcıların devlet içine alınmasının başlatıldığı dönem 12 Eylül ve sonrasıdır. Aslında PKK’nin başlattığı mücadele savaşı olmasaydı bu süreç adım adım ilerletilecekti. 15 Ağustos olunca bu, sekteye uğradı. Ancak 1990’lı yıllarda Kürt illerinde ve Türkiye metropollerinde serhıldanlar gelişince siyasi İslam’ın önü açıldı, Kürtlerin PKK’ye koşmaması için bu kesimin çalışmalarına yol verildi.
28 Şubat, İslamcı kesimlerin bu ortamı fırsat bilip kendilerini tamamen devlet dışında örgütlenmesine ayar verme girişimiydi. Zaten bu ayar verme sonuç vermiş ve Refah içinde ‘yenilikçiler’ denilen grup ortaya çıkmıştır. Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye gittiği, Fethullah Gülen’in desteğiyle de vaftiz edildiği söylenir. Dinsel vaftizden söz etmiyoruz. ABD, Türkiye’de iktidar olması için Erdoğan’ın önünü açmıştır.
Şu açıktır ki, Tayyip Erdoğan’a en büyük desteği Fethullah Gülen ve ekibi vermiştir. Önceleri Fethullah Gülen imanlı bir Türk yurtseveri olarak tanıtılmıştır. Her yerde Türkiye’yi en çok seven insan olarak gösterilmiştir. 2000’li yıllardan sonra bu propagandayı en fazla yapanlar da AKP’liler oluyor. AKP-Tayyip Erdoğan’ın Fethullahçıların desteğiyle iktidar olduğu inkâr edilemez. Kuşkusuz Refah’tan gelen bir tabanları vardı. Ancak Fethullah’ın desteği AKP için bir sinerji yaratmış ve iktidara taşımıştır.
AKP ile Fethullahçılar ittifak kuruyorlar. Hem de ruh ikizi olarak. Her ikisi de İslam hassasiyeti olan bir devlet yaratmada ortak anlayışa sahip. Bu nedenle ittifaktan çok sarmaş dolaş inanç kardeşliği içinde oluyorlar.
Fethullahçıların siyasi destekçisi ve ayağı AKP oluyor. Her yerde önünü açıyorlar. Tabii siyasi olarak ön açıldığı için bu kadar imkana kavuşuyorlar. Zaten bunu nankörler ne istediniz de vermedik, diyerek Tayyip Erdoğan itiraf etmiştir. Nankörler demedi ama söyleyişi bu anlama geliyordu. Sonunda Fethullahçılar devlette bu kadar etkin olmayı kendilerinin sağladığını söyleyip gerçek iktidarı hak ettiğini düşündüler. Zaten Kürt düşmanlığının şampiyonluğunu yapıp ordu içinde Kürt düşmanı bir kesimi de yanlarına aldılar. Poliste de yeterince örgütlenmişlerdi. Sonunda bu iktidar savaşı bir darbe girişimi ile sonuçlandı. Yansıtılan bu. Çünkü böyle bir darbe girişimini provoke eden ya da erken doğum yaptıranın Tayyip Erdoğan olduğu yönünde söylemler de bulunmaktadır.
Bu darbe girişimi bir iktidar mücadelesiydi. Darbe başarılı olsaydı darbeyi yapanlar Tayyip Erdoğan ve ekibini vatan haini ilan edecekti. Hatta DAİŞ’le işbirliği yapan cumhurbaşkanı olarak yargılayacaktı. Darbe böyle bir şeydir. Başarılı olursa yargılar, başarısız olursa yargılanır!
Şu anda tabii ki bu iki güç birbirine düşmandır. Çünkü birbirlerinin canına okuma mücadelesi verdiler. Ama Fethullahçıların darbe girişimi yapmasına Türk ceza kanuna göre yardım ve yataklık yapan AKP olmuştur. Örgüt üyesi olmamakla birlikte bu örgütün gelişip güçlenmesine yardımcı olmuştur. Bunu hiçbir biçimde inkâr edemezler. AKP’liler inkâr etmeye çalışıyor ama bu insanların aklıyla alay etmektir. Çok az siyasi bilgisi olan herkes gerçeği biliyor. Fethullahçıları büyüten, besleyen AKP’liler ve Erdoğan olduğu gibi, bugün düşman kardeşler de onlardır. Bu iki durum birbiriyle çelişmiyor. Darbe girişimi olduktan sonra tabii ki eski dostlukları kalmayıp düşman olacaklardı.
Erdoğan dün dost olarak gel artık, bu hasret bitsin, diyordu; şimdi kafasını koparmak için bu hasretlik bitsin, diyor.
Herkes AKP-Fethullahçı ilişkisini çok iyi biliyor. Şimdi Erdoğan geçmişte yaptıklarını temizlemeye çalışıyor. Bilemiyoruz, belki de şimdi başka güçlerin siyasi ayağı olmaktadır.