13 Ekim mitingi 14 Temmuz 2012 tarihinde yapılan mitinge benzetiliyor. O dönem BDP’nin çağrısı ile on binler yasağa rağmen Amed’de meydana akın etmişti. Halkın mitingde gösterdiği irade, Abdullah Öcalan ile 2013’te diyalog sürecinin başlamasında pay sahibi olmuştu
Selman Çiçek
DEM Parti ve DBP 13 Ekim’de “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyası kapsamında Amed’de yapacakları “Büyük özgürlük mitingi” için sokak sokak, ev ev gezilerek çalışmalar sürüyor. Kentin ana gündemi miting olurken hazırlık çalışmaları gün geçtikçe daha görünür olmaya başladı. 12 Eylül’de miting deklarasyonunun açıklanmasının ardından önce Kürt dil kurumlarına yapılan saldırı, ardından Wan’da Rabia Kabaiş’in kaybolması ve son olarak İsrail’in Lübnan’a saldırması gibi yoğun gündemler arasında miting, ana gündem olmayı başardı. Sokakta konuştuğumuz birçok insan hem Türkiye’deki hem de Ortadoğu’daki bu krizlerin Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılmasıyla aşılabileceğine vurgu yaptı. Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit derinleştikçe ülkedeki çoklu krizlerin daha da derinleştiğine işaret ediliyor.
14 Temmuz 2012 ruhu ile
Yoğun bir miting çalışması yürütülen kentte 13 Ekim’de yapılacak miting, 14 Temmuz 2012 tarihinde yapılan mitinge benzetiliyor. O tarihte yapılan miting öncesi Kürdistan’da savaş yoğunlaşırken PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit yine ağırlaştırılmıştı. O dönem Barış ve Demokrasi Partisi’nin çağrısı ile yapılacak mitinge valilik izin vermemişti. Yasaklamaya rağmen Türkiye ve Kürdistan’da binler Amed’e akın ederek miting saatinde meydanda bir araya geldi. Sokağa çıkan onbinler, polisin saldırısına maruz kalmış, buna rağmen gün boyu direnerek güçlü bir irade göstermişti. Bu mitingde halkın gösterdiği duruş ve irade, Abdullah Öcalan ile 2013 yılında diyalog sürecinin başlamasında önemli rol oynamıştı.
Benzer bir durumun 2024 yılında da geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Mutlak tecridin sürdüğü, savaşın derinleştiği ve Ortadoğu’nun kaynadığı bir dönemde “Özgürlük” mitingi ile halklar Amed’den çözümün adresinin Abdullah Öcalan olduğunu bir kez daha göstermek istiyor.
Meydanların dili
Tecride Karşı Adalet Girişimi üyesi siyasetçi Ayla Akat Ata da gazetecilere yaptığı ziyarette “14 Temmuz mitingi” ruhuna dikkat çekmişti. Bu ruhla 13 Ekim mitingine hazırlanması gerektiğinin altını çizen Ata, o ruhun o dönem baş müzakereci olarak Abdullah Öcalan’a işaret ettiğini, bugünde bu miting ile Abdullah Öcalan’ın tek irade olduğunu devlete göstermenin elzem olduğunu söyledi. Meydanların dilinin her zaman süreçleri belirlediğini söyleyen Ata, devletin zaman zaman bu gibi büyük mitinglerde çıkan mesajlar ve iradeyi göz önüne alarak hareket ettiğini söyleyerek mitinge katılımın önemine dikkat çekmişti.
Başta Amed olmak üzere Wan, Mêrdin, Êlih ve daha birçok merkezde miting çalışması devam ediyor. DEM Parti Amed İl Başkanı Abbas Şahin, Wan İl Eşbaşkanı Gülşen Kurt ve Êlih Milletvekili Zeynep Oduncu, kentlerdeki miting çalışmasına dair yapılan hazırlıkları gazetemize değerlendirdi.
Şahin: Ortadoğu mitingidir
DEM Parti Amed İl Eş Başkanı Abbas Şahin, mitingin Amed’de yapılacağını ancak bir Ortadoğu mitingi olacağını söyledi. Miting çalışmasını ev ev dolaşarak yaptıklarını söyleyen Şahin, “Ev ev gidilerek ziyaretler yapılıyor. Kahve ziyaretleri yapılıyor. Bütün yapımızla bir seferberlik ruhu ile bu çalışmaya dahil olduk. Seçim dönemlerinde yaptığımız gibi bire bir evleri dolaşarak insanları mitinge davet ediyoruz. Sahada şu anda yüzlerce komisyon oluşturdu. Bu komisyonlar, ev, sokak ve mahalle ziyaretleri ile çalışmalarını sürdürüyor. Amed sokaklarında miting daha ciddi anlamda konuşulmaya başlandı” sözleri ile miting çalışmasına dair bilgiler paylaştı.
Öcalan özgür olmalıdır
Nisan 2015 yılında Abdullah Öcalan ile görüşmelerin kesintiye uğraması ile mutlak tecridin devreye konulduğunu hatırlatan Şahin, “Bu tecridi siyasilerin cezaevine konulması, belediyelere kayyım atanması izledi. Bir çöktürme plandı devreye konuldu. Darbe mekaniğine benzer bir yöntem ile yürütülen bir sürecin içine girdik. Bu uluslararası bir komplodur. Sadece Türkiye’deki bir akılla yürütülmediğini tüm dünya görüyor. Bu nedenle bu miting sadece Amed’de yapılacak bir miting değil, Kürdistan ve Ortadoğu’ya ait bir mitingdir. Bu miting bize bir arada yaşamanın mümkün olduğunu gösterecek. Türkiye’nin en büyük ihtiyacı barıştır. Biz barış dedikçe karşımıza savaş naraları atan siyasetçiler çıkıyor. Her şeye rağmen bu halk barıştan yanadır. Sayın Öcalan üzerinde bir tecrit var. Artık Sayın Öcalan’ın fizikken özgür olması gereken bir süreci yaşamalıyız” diye konuştu.
Kurt: Mitinge sahiplenme var
DEM Parti Wan İl Eşbaşkanı Gülşen Kurt ise, Wan’dan mitinge kitlesel bir şekilde katılacaklarını belirterek kentte oldukça coşkulu ve heyecanlı bir atmosfer olduğunu söyledi. Miting çalışmalarının son hızla devam ettiğini söyleyen Kurt, “Tüm yapımız ve bileşenlerimizle sokaklarımızda mitinge katılım çağrısı yapıyoruz. Başta gençler ve kadınlar olmak üzere mitinge önemli bir sahiplenme var. Savaşa karşı barışı savunan herkesi mitinge bekliyoruz” dedi.
Dünya, Ortadoğu ve Kürdistan’da kapitalist sistemin bugün her şeyden çok toplumları, halkları zorladığını söyleyen Kurt, “Sistem kendi yaşadığı krizi aşmak için başta Ortadoğu halkları olmak üzere bütün dünya halklarına savaş ve çatışmadan başka bir şey vaat etmiyor. Dünyayı bir kan kuyusuna çevirdiklerini söylemek abartı olmaz. Dünyada ve Ortadoğu’da bunlar olurken Kurdistan’da durum çok daha kötü. Türkiye’de siyasi iktidarlar, Kürt sorununa çözüm olarak savaş siyasetini tercih ediyor. Kürt özgürlük hareketinin öncüsü ve Kürt siyasetçilerin zindanlarda tutulduğu, barış ve özgürlükler adına söz söyleyen Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin derinleştiği bir dönemde 13 Ekim’de Amed’te yapacağımız özgürlük mitingi anlamlı bir irade gösterisi olacaktır” şeklinde konuştu.
Oduncu: Sesimizi yükseltiyoruz
Êlih Milletvekili Zeynep Oduncu ise, Êlih’te miting çalışmaların büyük bir özveri ile devam ettiğini ve mitinge katılım noktasında önemli bir irade ve heyecanın oluştuğunu söyledi. Kürt sorununda çözümsüzlüğün dayatılması, Abdullah Öcalan üzerindeki 43 aydır süren mutlak tecridin Türkiye’de çoklu krizlere neden olduğunu söyleyen Oduncu, “Türkiye’de yaşanan krizlerin önüne geçmek için, barışın ve yeni yaşamın inşa edilmesi için tecridin bir an önce son bulması ve Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması gerekiyor” dedi. 2015 sürecinde Türkiye’de barış masasının kurulması ve İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler sonucunda bir barış ortamı sağlandığının altını çizen Oduncu, “Adaletin, huzurun ve özgürlüklerin inşası için yeni bir süreç olmuştu. Maalesef bu süreç baltalandığı için bugün Türkiye birçok kriz ile baş başa kaldı. Türkiye’de umutsuzluk yeşermektedir. Şu an Türkiye’de yaşanan tüm krizlerin sebebi Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün bir sonucudur. Bu çözümsüzlüğün ortadan kalması için, Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için sesimiz yükseltiyoruz. 13 Ekim’de Amed İstasyon Meydanı’nda büyük bir miting ile bunu haykırmak için Amed’te olacağız” diye konuştu.