Türkiye, Şengal’in DAİŞ çetelerinden özgürleştirilmesinin 8’inci yıldönümü olan 13 Kasım gecesi Sinun nahiyesinde bir araca yönelik hava saldırısı düzenledi. 2 YBŞ savaşçının hayatını kaybettiği bu saldırı Türkiye’nin DAİŞ için yenilginin adı olan Şengal’in özgürleştirilmesine karşı bir selamıydı.
3 Ağustos 2014’te DAİŞ çeteleri yönlerini Kürdistan’ın en kadim inancı olan Êzidî toplumunun yoğunluklu olarak yaşadığı Şengal’e çevirdi. Tüm uyarılara rağmen Şengal’in savunması konusunda ne KDP güçleri ne de Irak güçleri hiçbir hazırlık yapmamış, DAİŞ çeteleri saldırdığında arkalarına bile bakmadan kaçıp gitmişlerdi.
13 bin peşmerge ve bir o kadar da Irak askeri o dönem Şengal’de görevliydi. DAİŞ çeteleri saldırıya başladığında Êzidî toplumu, DAİŞ çetelerinin pençeleri arasında bırakılmış ve kaderlerine terk edilmişti.
Yaşanan döneme ilişkin ilerleyen yıllarda gerçekler daha belirgin bir şekilde gün yüzüne çıkmaya başladı. Halk Savunma Merkezi Ana Karargah Komutanı (HSM) Murat Karayılan, Şengal’in özgürleştirilmesinden sonra KDP’nin PKK güçlerini sürekli hedef alan açıklamalarına karşı gerçekleri birkaç defa açıklama gereği duydu.
Murat Karayılan, birçok röportajında PKK olarak Şengal’in DAİŞ çetelerinin saldırılarının hedefi olacağını öngördüklerini, bu temelde KDP’ye ısrarla Şengal’i savunmak için PKK güçlerinin takviye edebileceğini ifade ediyor. Ancak KDP, Şengal’i savunabilme güçlerinin olduğunu iddia ederek teklifi reddiyor.
DAİŞ çetelerinin Şengal’i işgal etmelerinin bir plan ve program dahilinde gerçekleştiğinin ipuçları da var elbette. DAİŞ çetelerinin saldırmalarının kısa bir süre öncesinde KDP, Êzidî toplumundan silahlarını teslim etmelerini istiyor ve Êzidî halkı bu şekilde silahsızlandırılarak bir soykırıma hazır hale getiriliyor. Êzidî toplumunu silahsızlandıran KDP, Şengal’i DAİŞ’e karşı koruyabileceğini iddia ediyordu.
KDP’nin tüm karşı koyuşlarına rağmen Şengal’de olacakları önceden öngören PKK, yine Murat Karayılan’ın ilgili röportajlarından anlaşılacağı üzere gizli de olsa Şengal’e 12 HPG’liden oluşan bir grubu Şengal’e gönderiyor. Tarihe 12 süvari olarak geçen 12 kişilik HPG grubundan 3 kişi ise KDP güçlerince kaçırılarak uzun bir süre tutuklanıyor.
Tüm bu gelişmeler, 3 Ağustos fermanının arifesinde gerçekleşiyordu. 13 Ağustos gelip kapıya dayandığında Şengal’de Êzidî toplumu savunmasız bırakılmış ve DAİŞ çetelerinin insafına terk edilmişti. 13 bin peşmerge tuzla buz olmuş, Irak güçlerinden eser kalmamıştı.
12 süvariden 9’u Şengal’de harekete geçmiş, Êzidî halkının yönünü Şengal Dağı’na çevirmişti. Şüphe yok ki 9 süvarinin yapabilecekleri sınırlıydı. Karşıda ‘koca koca’ devletlerin savunmasız ve çaresiz kaldığı bir barbarlar ordusu vardı. Binlerce Êzidî bu saldırılarda katledildi. Binlerce Êzidî kadın kaçırılarak Musul ve Rakka’daki köle pazarlarında satıldı. Toplu mezarlar aradan 9 yıl geçmiş olmasına rağmen hala açılmayı bekliyor. Altında kimler var, kaç bin insan var hala meçhul. Buna rağmen daha büyük bir soykırımın önüne geçebilmişti 9 süvari. Bunun için tarihe geçtiler. Êzidî toplumunun minnet duygusu buradan geliyor. Türkiye ve KDP bu hakikati sindiremese de Êzidî halkının göz bebeklerinin içindeki gerçek, güneş kadar net olan bu hakikattir.
KDP’nin Şengal öfkesi Şengal’in ihanetiyle anılmasından geliyor. Şengal var olduğu sürece KDP, ihanetle anılacak. Şengal, 11 ay boyunca sokak sokak, ev ev DAİŞ’e karşı geliştirilen savaşın ve bunun sonunda DAİŞ çetelerinin yenilgisinin sembolü değil, KDP’nin ihanetinin ve kaçışının da sembolüdür. KDP bu kara lekeden kurtulmak için her yeni güne yeni bir kara lekeyle merhaba diyor.
KDP’nin de hedef göstermeleri ve sürekli komplo kurduğu Şengal, 13 Kasım 2015’te 11 ay boyunca süren bir direnişle özgürleştirilmişti. DAİŞ çetelerinin zihniyetlerinin ürünü olan kara bayrakları Şengal’deki toprak evlerin damlarından bir bir indirilip özgürlük zılgıtları çekilmişti. Katledilen veya kaçırılan binlerce Êzidî’nin acısına bir nebze de olsa böyle merhem olunmuştu.
O gün bu gündür kollar sıvanmış, 3 Ağustos 2014 fermanının acısı bastırılarak yeni ve özgür iradeli bir yaşam geliştiriliyor. Her yıl 13 Kasım, Êzidî toplumu için bir bayram havasında karşılanıyor; katledilenler ve direnenler birer birer anılarak. Tam da böylesi bir günde, DAİŞ çetelerinin yenildiği ve tarihin çöp sepetine atıldığı bir günde Türkiye Sinun nahiyesinde bir araca yönelik hava saldırısı düzenledi. DAİŞ’e bir selam var bu saldırıda. DAİŞ’e bir merhaba var…