Bakırköy Cezaevi’nde tutulan Sevgi Yıldız’ın tahliyesi Cezaevi Kurulu tarafından ‘temizliğine dikkat etmediği’ gerekçesiyle ertelendi. Tutuklular 12 Eylül zihniyetinin cezaevlerinde hala hüküm sürdüğünü söylüyor
Meltem İnci
Cezaevlerinde tutuklulara dönük hak ihlalleri her geçen gün artıyor. Ya Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “tahliye edilebilir” raporu dikkate alınmadan hasta tutuklular ölüme sürükleniyor ya da insanlık dışı uygulamalarla tutuklulara psikolojik ve fiziksel işkence uygulanıyor. Tutuklular aynı zamanda yaşadıkları hak ihlallerine karşı ses çıkardıklarında cezaevi yönetimi tarafından cezalandırılıyor, hak arama talepleri gasp ediliyor. Öte yandan tutuklular çoğu zaman talepleri olmadan başka cezaevlerine sürgün ediliyor ve tutuklu yakınlarıyla iletişimleri koparılıyor. Başta Kürtçe mektuplar olmak üzere birçok mektuba da el koyuluyor.
Bu ihallerin yaşandığı cezaevlerinden biri de Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi. Gazetemize ulaşan mektupta ismini gizli tutan tutuklu yaşadıkları hak ihallerini yazarak cezaevlerinde uygulanan politikalara ses olunması gerektiğini söylüyor.
12 Eylül zihniyeti
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde 1. ve 2. müdürlerin iki yıl önce değişmesiyle birlikte hak ihlalleri ve baskıların yoğunlaştığını özellikle politik Kürt kimlikli tutukluların ayrımcı ve baskıcı uygulamalara maruz bırakıldığını aktaran kadın tutuklu, “Bizlere yönelik sindirme, irade kırma ve teslim alma politikaları uygulanıyor. Bugün tüm cezaevlerinde olduğu gibi bulunduğumuz Bakırköy Cezaevinde’de 12 Eylül zihniyeti devrede. Sergilenen yaklaşım ve uygulamaların 12 Eylül döneminde yapılan uygulamalardan hiçbir farkı yok. Sadece yöntem farkı var. O zaman fiziki işkenceyle yapılanlar bugün psikolojik işkence ve özel savaş yöntemleriyle yapılıyor. Pandemi sürecinde çıkarılan infaz yasası tam bir özel savaş yönetmeliğidir. Hiçbir hukuk ve ahlakta yeri olmayan bu özel savaş yönetmeliği ve disiplin soruşturmaları AKP ve MHP zihniyetinde olan müdür ve personeller eliyle siyasi tutuklular üzerinde sınırsız bir yetkiyle uygulanıyor” ifadelerini kullandı.
Keyfi uygulamalar karşısında yaptıkları her itirazın kendilerine ceza ve soruşturma olarak geri döndüğünü belirten tutuklu, verilen cezalarla haklarının elinden alındığı gibi tahliyeleri de engellediğini vurguluyor.
Revir için aylarca bekliyorlar
Yaşadıkları en önemli sıkıntılardan birinin tedavi konusunda yaşanılanlar olduğunu söyleyen tutuklu, hasta tutukluların aylarca revire çıkarılmadığını ya da hastane sevklerinin yapılmadığını belirterek, “Dolasıyla erken müdahaleyle kısa sürede tedavi olabilecek rahatsızlıklarımız ilerliyor, sağlığımız ciddi boyutta etkileyecek ve bünyede ciddi hasarlara yol açacak düzeye varıyor. Revire çıkmak için aylarca dilekçe yazdığımız halde ya hiç karşılık verilmiyor ya da bir görevli gelip kapıda ‘Neyin var?’ diye soruyor. Ancak sedye ile taşınabilecek duruma gelince revire çıkabilir mantığı hâkim” ifadelerini kullandı.
Doktorluk etiği nerde?
Cezaevi doktoru olan Nermin Aydıner’in keyfi ve doktorluk etiğiyle bağdaşmayan yaklarımlarına dair her yere başvurduklarını ancak yaklaşımının hala devam ettiğini vurgulayan tutuklu, “Göz rahatsızlığı yaşayan ve gözlerini kaybetmekle karşı karşıya olan Emine Kaya arkadaşın bir yıldır hastane sevki yapılmıyor. Arkadaşımızın her gün görme yetisi biraz daha azalıyor. Kronik hepatit B rahatsızlığı olan arkadaşımız üç yıldır kontrole götürülmediği ve bu rahatsızlığın aktifleşme ihtimali olduğu halde bir türlü sevki çıkarılmıyor” dedi.
Bin tutukluya bir doktor
Ayrıca bin kişiye yakın tutuklunun olduğu cezaevinde dahiliye ve kadın doğum doktoru görüşü de ayda bire çıkarıldığını aktaran tutuklu, görüş saatlerinin de mevzuatta belirlenen sürenin en alt sınırı olan yarım saatle sınırlı olduğunu vurguladı.
Cezaevlerine mahkeme kurulmuş!
Cezaevi personellerinden oluşturulan ve sınırsız bir yetkiyle donatılan idare ve gözlem kurallarıyla her cezaevinde adeta bir mahkeme kurulduğunu aktaran tutuklu, “Hukuktan ve yargıdan zerre kadar anlamayan bu yapılanma çok komik ve akla ziyan gerekçeler ileri sürerek son derece keyfi bir şekilde tutukluların tahliyelerini engelliyor. Son iki yıl içinde tahliye olan arkadaşlarımızdan hiçbiri müdetnamelerinde belirtilen tahliye tarihlerinde tahliye olamadılar. İdare ve gözlem kurulunun keyfi kararlarıyla tahliyeleri defalarca ertelendi ve anca aylar sonra çıkabildiler” ifadelerini kullandı.
‘Temizlik’ bahanesiyle tahliyeye engel!
Tahliye zamanı gelen ancak türlü bahanelerle birçok tutuklunun da infazının yakıldığını belirten tutuklu, 09.04.2023 tarihinde tahliye olması gereken Sevgi Yıldız isimli tutuklunun “temizliğine dikkat etmediği” ve “sağlığına ve çevresindekilerin sağlığına dikkat etmediği” gibi asılsız beyanlarla tahliyesinin üç ay engellendiğini söyledi.
83 şüpheli ölüm
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği(İHD) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu, 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’ne dair yaptığı ortak yazılı açıklamada “Tüm ülke adeta işkence mekânı haline geldi” değerlendirmesi yaparak veriler paylaştı. Paylaşılan verilerde, 2022 yılında cezaevlerinde 83 şüpheli ölümün yaşandığı belirtildi. Aynı yılda resmi ve resmi olmayan gözaltı yerlerinde 4 bin 275 kişinin işkence ve kötü muamele maruz kaldığı aktarıldı.