Türkiye’nin Suriye krizinin başındaki hedefine ulaşamadığını söyleyen Mesut Yeğen, bundan sonraki hedefin Suriye Anayasa’sı olduğuna dikkat çekti
ABD’nin Fırat’ın doğusundan çekilmesi ile oluşan yeni dengeleri değerlendiren Prof. Dr. Mesut Yeğen, ‘Suriye Anayasa Görüşmeleri’ni ve Türkiye’nin yeni hedefini değerlendi. Yeğen, herkesi tatmin edecek bir anayasa oluşmaması durumunda bugün Suriye’de olan hemen herkesin varlığını devam ettireceğini ve Türkiye’nin Suriye krizinin başındaki ilk hedefine ulaşamadığını söyledi.
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan Ferhat Çelik’e değerlendiren Yeğen, ABD’nin Fırat’ın doğusundan çekilmesi ile birlikte bölgede bir güç açığının oluştuğunu, bu güç açığının da kısmen Rusya, Türkiye ve rejim tarafından doldurulmaya çalışıldığını söyledi. Böylece bölgede yeni bir dengenin oluştuğunu ifade eden Yeğen, “Dolayısıyla, bu yeni denge durumu 9 Ekim öncesine kıyasla şu türden bir manzaranın oluştuğunu gösteriyor: DSG, Türkiye’nin arzuladığı gibi tasfiye edilmemiş olsa da bir miktar güç kaybına uğramış, buna mukabil müttefiki rejimle birlikte Rusya ve Türkiye ise eskisinden biraz daha nüfuz elde etmiş durumda. Öte yandan, Türkiye Tel Abyad ve civarında kontrolü el geçirmiş olmakla birlikte ne Suriyeli mültecileri yerleştirebileceği kadar bir yer ele geçirebilmiş ne de DSG’yi bütünüyle tasfiye edebilme amacına ulaşmış görünüyor” diye belirtti.
Türkiye amaçlarına ulaşamadı
Türkiye’nin şimdiye kadar iyi ilişkiler içinde olduğu Rusya’dan ‘alabileceklerinin azamisini aldığını’ ifade eden Yeğen, Türkiye’nin hedeflediği “güvenli bölge” ve “DSG’nin tasfiyesi” amaçlarına ulaşmadığını ve bundan sonra gerçekleştirmesinin daha da zor olacağını vurguladı. Yeğen, “Ancak enteresan olan o ki 9 Ekim’in ardından oluşan bu denge bugünlerde bir kez daha değişmiş ya da değişecek görünüyor. ABD’nin kısmen de olsa Suriye’de kalmaya karar vermiş olması 9 Ekim’de oluşan denge durumunun DSG aleyhine bozulmasının önüne geçeceğe benziyor. Yani DSG büyük bir ihtimalle elinde tuttuğu yerleri tutmaya devam edecek ve Suriye’nin geleceğine şekillendirecek anayasa görüşmelerine katılamasa bile şimdikinden daha kuvvetli bir biçimde etkide bulunacaktır” ifadelerini kullandı.
‘DSG’nin ana talepleri karşılanacak’
Cenevre’de ilki gerçekleştirilen “Suriye Anayasa Komitesi” toplantısına DSG’nin yer almamasının Suriye meselesinin siyasi çözümünün önünde büyük bir engel olacağını vurgulayan Yeğen, şunları dile getirdi: “Öte yandan DSG’liler fiziken olmasa da Suriye Kürtlerinin özerk idare ve özerk güvenlik şeklindeki ana talepleri bir biçimde karşılanacak. Öte yandan Cenevre görüşmeleri bir kez olgunlaştığında rejim ve Türkiye, rejim-Rusya ve Kürtler, Sünniler ve Kürtler şeklinde yeni ilişki matrisleri kurulabilir. Bu da yeni Suriye Anayasası’nın akıbetini olumlu ve olumsuz anlamda beklenmedik biçimlerde etkileyebilir.”
Anaysa herkesi tatmin etmezse
Türkiye’nin Suriye’nin birçok bölgesinde bulunduğunu hatırlatan Yeğen, bu bölgelerin bugün yarın boşaltılacağı türden bir izlenime kapılmanın güç olacağını söyledi. Afrin, Tel Abyad, İdlib gibi bölgelerde rejimin meşruiyet sorununun bulunması nedeni ile buralarda Türkiye’nin mevcudiyetinin uzun süreli olabileceğini ifade eden Yeğen, Anayasa görüşmelerinin Türkiye dahil herkesi tatmin edecek bir biçimde şekillenmemesi durumunda, bugün Suriye’de olan hemen herkesin Suriye’de olmaya devam edeceğini belirtti.
Türkiye’nin bundan sonraki hedefi
Türkiye’nin Suriye’deki savaşın başından itibaren ‘ağabeylik edeceği’ bir İhvan İktidarı”nın kurulmasını hedeflediğini’ dile getiren Yeğen, ancak bu hayallerini gerçekleştiremediğini vurguladı. Türkiye’nin hedefine ulaşamayacağını anlayınca 2014’le birlikte “hiç olmazsa Suriye Kürtleri bir şey elde edemesin” siyasetinin peşine düştüğünü belirten Yeğen, Türkiye’nin bundan sonraki hedefinin ise Suriye’nin yeni anayasasının federal ya da yerelci bir ruhla şekillenmesinin önüne geçmeye çalışacağını söyledi.
HABER MERKEZİ