11’inci Kalkınma Planı’na şerh düşen HDP, özensiz ve derinlikten yoksun olduğu belirttiği plan için, “Bu kalkınma planı ile iktidarın 2023’te Türkiye’yi ulaştırmak istediği menzil, 2013 yılına dönüş olarak tarihsel bir ironi taşımaktadır” eleştirisi getirdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 2019-2023 yıllarını kapsayan ve Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen 11’inci Kalkınma Planı’na muhalefet şerhi düştü. İşsizlik oranını yüzde 9.9, büyüme oranını ise yüzde 4.3 olarak hedefleyen, ekonomi, sosyal alanda kalkınmayı hedefleyen ve kadın üniversitelerinin de kurulmasını amaçlıyor.
‘Her yurttaşın yaşamının etkiliyor’
Şerhte, kalkınmanın basit bir ekonomik büyüme meselesi olarak değerlendirildiği, bir takım makro ekonomik hedefler olarak ele alındığı belirtildi. Şerhte, 11’inci Kalkınma Planı’nın ruhunun, ekonomik alan ile siyasal alanın, “ekonomik alan” lehine birbirinden ayrıştırılması, her bir yurttaşın yaşamını doğrudan etkileyen iki alanın da iktidar tekniklerinin hizmetlerine hazır hale getirilmesi olduğu belirtildi. Şerhte, “11’inci Kalkınma Planı, ekonomimizin patolojisiyle hazırlanmış bir metindir” denildi.
‘2013 yılına dönüş’
Planın, iktidarın ileriye doğru yürüyüşün değil, geriye doğru kaçışın göstergesi olduğunun belirtildiği şerhte, şu değerlendirme yapıldı: “Bu kalkınma planıyla iktidarın 2023’te Türkiye’yi ulaştırmak istediği menzil, 2013 yılına dönüş olarak tarihsel bir ironi taşımaktadır. Kalkınma Planı’na da yansıdığı üzere henüz ilk yılında, Türkiye’yi hedefler bakımından en az beş yıl geriye götüren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine yakından bakmak, ufuk açıcı olacaktır. Türkiye’nin bu sistemden ötürü içerisinde bulunduğu krizin bir görünümü olarak iktisadi verilere bakıldığında bir yılda gerçekleşen büyük gerilemeyi görebiliriz.”
‘Özensiz derinlikten yoksun’
AKP’nin ekonomi alanında hangi sistemik tercihte bulunacağı konusunda net olmadığının ifade edildiği şerhte, AKP’nin rotasız ve pusulasız olduğu eleştirisi getirildi. Şerhte, “11’inci Kalkınma Planı, özensiz ve derinlikten yoksun gelecek vizyonu zayıf bir biçimde ana akım ekonomi literatürünün beylik laflarıyla doludur. Çünkü tüm toplumsal kesimlerin görüşü alınarak diyalog, müzakere ve uzlaşı süreci işletilmemiştir” ifadelerine yer verildi.
‘Ekoloji yok’
Şerhte, getirilen bir eleştiri de söz konusu kalkınma planında “ekoloji” kavramının yerine “sürdürülebilir çevre” kavramının geçmiş olması. Şerhte, “Enerji, tarım, gıda ve sanıldığının aksine şehircilik ekolojinin birer unsurudur; bu kalkınma planı ise bütün bu alanlara dair gerçek çözümler üretecek tek bir kelime dahi içermemektedir” denildi.
‘Ormanları yok etmekten vazgeçilmeli’
Şerhte, kalkınma planında bölgeler veya şehirler arası kalkınma farklılıklarının yeterince “kentleşememe” olarak ele alınmasının kırsal bölgeyi, plansız şehirlere benzetmenin amaçlandığına dikkat çekildi. Şerhte, “Kentlerimizi, kaybettikleri özelliklere tekrar kavuşturmak gerekmektedir. Fakat bunun yolu doğal vadilere ‘millet bahçeleri’ kondurmak, mega projelerle ormanları yok etmek veya su yollarını değiştirmekten geçmez” ifadelerine yer verildi.
Toplumsal Cinsiyet eşitliği vurgusu
Şerhte, kalkınma planında yer alan toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili de şu ifadeler kullanıldı: “Kadının güçlendirilmesi, kadın istihdamının artırılması, kadına yönelik şiddetle mücadele gibi konularla ilgili bilindik sözler edilmekte, fakat kadınların yıllardır sürdürdükleri demokratik ve eşit hak taleplerinin karşılığı ne yazık ki bu planda da yer almamaktadır. Üstelik Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen CEDAW’ın tarafı ve şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu ifade eden İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı durumundadır. Fakat buna karşın aynı hükümet döneminde İstanbul Sözleşmesi’ne, 6284’e karşı bir yığın saldırı olmaktadır. 11’inci Kalkınma Planı’nın da geçen dönemlerdeki kalkınma planlarından bir farkı olmadığını söylemek mümkündür. Bu planda da siyasi tercihle ‘kadının güçlendirilmesi’ vurgusu yerine, ‘aile’ vurgusu tercih edilmiş, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması adına somut bir plan oluşturulmamıştır.”
‘Anadilde eğitim yok’
Şerhte, eğitim ile ilgili AKP’nin iktidarı boyunca eğitimin bilimsellikten uzaklaştığı eleştirisi getirilerek, kalkınma planında anadilde eğitim ile ilgili bir düzenlemenin olmayışına dikkat çekildi. Şerhte, “On Birinci Kalkınma Planı, anadilinde eğitimin sağlanmasına ilişkin tek bir olumlu cümleyi barındırmamaktadır” denildi.
Demokratik Anayasa çağrısı
Türkiye’nin önümüzdeki 5 yıl için atılması gereken adımlar konusunda ise bazı öneriler getirildi. Bu öneriler arasında Türkiye’nin demokrasi açığına çözüm bulmanın şart olduğu belirtilerek Demokratik Anayasa sürecinin bir an önce başlaması ve Demokratik Cumhuriyeti inşa etmenin gerektiğinin altı çizildi.