Toprağı, suyu, havası, doğası tahrip edilen, binlerce insanı faili belli cinayetlerle öldürülen, kaybedilen bir ülkenin insanlarıyız. Önümüzdeki Cumartesi, Cumartesi İnsanları’nın 1001’inci direniş haftası. Şehrazad’ın başka kadınların ölümüne engel olmak için hükümdar kocası Şehriyar’a anlattığı masallar gibi Cumartesi İnsanları da bu çağda 1001 haftadır başka kayıplar yaşanmasın diye anlatıyorlar, haykırıyorlar, direniyorlar. Bizler bu cumartesi günü 1001. haftada hafızamızı canlı tutmak ve bizim hikâyelerimizin insanlık tarihi açısından ne kadar önemli olduğunu haykırmaya devam edeceğiz. Taş yürekli iktidarların, katilleri koruyan hukuk sisteminin karşısına direniş mesajımızla çıkacağız. Bizlere bunları yaşatanları unutmayacağız ve unutturmayacağız. İstanbul valisiyken her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi İnsanları’na zulüm eden kişi, bugün bakan olduğu için 1000. hafta dolayısıyla meydanı açtı. Cumartesi İnsanları için Galatasaray Meydanı sembolik bir yer. Bakan bey bu insanların taleplerini dinleyerek adaletin yerine getirilmesi için bir çaba harcayacak mı? Yüzleşme, yumuşama ve helalleşme gibi sözleri söylemek kolay, icraatı yaşamak istiyor insanlar. Söz uçar yazı kalır. Laf değil, yaşamda barış, demokrasi ve adaleti istiyoruz artık.
AKP genel başkanı acaba hangi dünyada yaşıyor. Hayretler içinde açıklamalarını dinliyoruz. Muhalefet bile bu kadar muhalif olamıyor. Hani derler ya “kendin çal kendin oyna” işte tam da yaşadıklarımız bu. Onun söylediklerini bizler dile getirsek bugün içerideydik. Onun için onun sözlerini kendisine söylemekte de bir sorun olmaz herhalde. Erdoğan’ın konuşmalarından başlıklar vererek devam edeyim.
- a) Uluslararası sistemde denge kaybolmuş, istikrarsızlık ve kaos dünyanın hakim rengi haline gelmiştir.
- b) Afrika’da onca yeraltı kaynağına rağmen insanlar ölüyorsa, Suriye’de, Yemen’de kan akmaya devam ediyorsa Gazze’de onca insan katlediliyorsa, her yıl binlerce umut yolcusu son nefesini çöllerde veriyorsa kimse kendini emniyette hissedemez, gece başını yastığa rahat koyamaz.
- c) Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz.
- d) İnsanlık olarak hem kendimizin hem evlatlarımızın müreffeh bir dünyada yaşamasını istiyorsak sorun üreten sistemden vazgeçmeliyiz. Bunun yerine daha dengeli, daha kuşatıcı bir sistem için hep beraber el ele vermeliyiz. Hangi inanca, kültüre mensup olursak olalım bunun için mücadele etmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum.
- e) Dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesimi toplam küresel servetin neredeyse yarısına sahip. Alttaki %50’lik kesimin küresel servetten aldığı pay ise %1’i dahi geçmiyor. Afrika’dan Asya’ya milyarlarca insan 1 avuç refahı, şatafatlı hayat sürmesi için adeta seferber olmuştur.
- f) Zayıfı daha zayıflatan, fakiri daha da fakirleştiren bu sistemin dertlerimize derman olamayacağını artık hepimiz kabul etmek zorundayız.
- f) İnsanı ve ahlaki değerleri varlığa dayalılığı ve risk merkezi paylaşımı merkezine koyan, pozitif sosyal etki oluşturmayı hedefleyen katılım finans tüm insanlığa hizmet edecek potansiyele sahiptir…
Bu tespitlerinize ek bizim de birkaç lafımız olsun. Ülkemizde kaos var mı? Var, Adalet var mı? Yok. Ülkemizde güven var mı? Yok. Emekliler onca yıl çalıştıktan sonra geri kalan hayatlarını sefalet içinde yaşıyorlar mı? Yaşıyorlar. Fakirlerle zenginler arasındaki uçurum farkı gün geçtikçe artıyor mu? Artıyor. Saraylarınızın ve korumalarınızın bir aylık masrafıyla ülkede yapılması gereken kırsal yollar yapılır, okullar inşa edilir, emeklilere layık olduğu maaş ve atanamayan öğretmenlere iş imkânı sağlanır mı? Sağlanır. Bu eklemeler böyle uzar gider.
Bu arada eğitimden de bahsetmek gerekiyor. Herhalde yeni müfredat da “dini hassasiyet” kavramında değerlendiriliyor. TÜSİAD bu müfredatın gelişime katkı sunmayacağı açıklamasını yaptı. Bakan bey eğitim sistemini eleştirenlere 1940’lardan örnek vererek cevap veriyor ama biz 2024 yılındayız. Gelişmiş ülkelerin eğitim sistemine bir baksın ve toplumların nasıl geliştiğine tanık olsun.
Hayvanları uyutma metodu ile “ortadan kaldırmak kanunu” için meclis toplanacak. Önerge, her oylamada olduğu gibi Cumhur İttifakı çoğunluluğuyla kabul edilecek. Doğa katliamları, maden ocakları, kıyıların yandaş firmalara verilerek otel yapılanmalarından sonra şimdi de sıra sokak hayvanlarına geldi. Kendileri gibi düşünmeyenleri cezalandıran, imkânlarını kısıtlayan ve kendileri dışında bütün yaşamları yok sayan bir anlayıştan beklenen bir davranış. Ayrıca etkin ajanlık teklifi de görüşülecek. Her iki konu da toplumun dokusunu daha da bozacak nitelikte. Karşı durmak, karşı çıkmak geleceğimiz için çok önemli.