Uluslararası Sèvres Barış Antlaşması’nın 100. yılında, Ermeni ve Kürt sorunu olgusu bir kez daha gündeme gelmiş oldu.
100. yıl nedeniyle düzenlenecek olan uluslararası akademik bir konferans, Covid-19 gerekçesi ile iptal edildi. Bunda, gerek Akdeniz’de gerek Kafkaslarda tırmanan uluslararası gerginliğin de etkili olduğu söylenebilir. Ankara’ya yeni demagoji olanağı verilmek istenmedi.
Ermeni Soykırımı’nın faili belli: 1. Dünya Savaşı’nda Almanya yanında, daha Balkan Savaşları’nın yıkımı capcanlı iken, balıklama dalan İttihat Terakki Partisi cunta hükümeti idi fail.
Baş neden, Ermeni Reformu konusunda 1914 yılı Şubat’ında uluslararası bir sözleşmeyi kabul etmek zorunda kalmasıydı. Bunu Kürtlerle inişli çıkışlı barış süreçlerinin başarısızlığına ve çöküşüne benzetebiliriz.
1914 yılında patlak veren dünya savaşı, cunta hükümetine, Ermeni Reformu yasasını askıya alma olanağı sağladı. Bu reform aynı zamanda, Abdülhamit’in Hamidiye Alayları’nın bozduğu Kürt ve Ermeni ilişkilerini düzeltmeyi amaçlıyordu ki bu cunta hükümeti açısından bir alarmdı. Özellikle 1914 Bitlis Kürt Ayaklanması’ndan sonra, Ermeni Reformu bir tehdit olarak algılandı. Oysa Ermeni toplumu Bitlis Ayaklanması’nda, reform anlaşması nedeniyle tarafsız kalmıştı.
Ermeni Soykırımı, savaş kaybedilse bile, bir Ermeni ulus devletinin kurulmasını engellemeyi hedef aldı. Ama dolaylı olarak bir Kürt devletinin de doğuşunu engellemeyi amaçlıyordu. Bunda başarılı da oldu, Sèvres Antlaşması bunun bir kanıtı sayılabilir. Halkı önceden katledilen bir ülke nasıl oluşacaktı? Kürtler açısından ise, Ankara hükümeti bunu Kürt egemenlerine bir tehdit olarak kabul ettirmeyi başardı. Öte yandan, emlak-ı metrukeden yararlanan bir eşraf tabakası da söz konusu idi. İlk Kürt krallığı Süleymaniye’de kuruldu, ama Osmanlı ile olan geleneksel bağları koparmak kolay geldi. Birinci Dünya Savaşı üç kadim imparatorluğun, resmi adıyla Güney İmparatorluğu (Östereich/Avusturya-Macaristan), Osmanlı İmparatorluğu ve Rus Çarlığı’nın çökmesine neden oldu. Bunların enkazı üzerinde birçok ulus devlet yükseldi; Ermeni ve Kürtler dışında.
1917 Ekim Devrimi’nin kendi kaderini tayin hakkını kabul etmesi sayesinde, birçok toprak kaybına karşı yükselen Sovyetler Birliği oldu.
Bu yeni dünya durumu, hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de Ermenistan Cumhuriyeti’nin önünü açtı. Tarihin bir paradoksu olarak, her ikisinin de varlığını 1917 Rus Devrimi’nin yarattığı bu yeni dünya durumuna borçlu olduğu söylenebilir. Ama 4 parçaya bölünen Arap, Fars ve Türk milliyetçiliği açısından bu uygun değildi.
Birinci Dünya Savaşı’nı sonlandıran ve Osmanlı devleti ile kazanan taraf olarak çıkan İtilaf devletleri arasında imzalanan Sèvres Antlaşması, Ermenistan sınırlarını belirleme görevini ABD Başkanı Wilson’a bırakırken, aynı zamanda, Süryani ve Keldanilerin hukukunun garanti altında olması koşulu ile Kürdistan’a da var olma hakkı tanımakta, aynı zamanda, dönemin bütün barış antlaşmalarında olduğu üzere azınlık haklarını güvence altına almakta ve özerk yapıların da önünü açmakta idi.
Sèvres Antlaşması Osmanlı Devleti’nin varlığını tanıma yanında, İstanbul’u başkent olarak onaylamakta idi. İzmir bölgesi için de bir meclis kurulmasını öngörmekte ve Yunanistan ile birleşmeyi ise plebisit yapılması şartına bağlamakta idi.
Soykırım kurbanlarının mülküne el koyan 1915 Emlakı Metruke kanununu yürürlükten kaldırmakta; bu arada Milletler Cemiyeti’nin, savaş suçları işleyenler, yani sivil halka soykırım uygulayanlar hakkında soruşturma yapmasını öngörmekteydi.
Önemli bir madde de zorla kimlik ve inanç değişiminin giderilmesine ilişkindi. Manda yönetimi altında Irak, Suriye, Filistin devletlerinin oluşmasını öngörmekte, bunlara El Cezire’yi de eklemekteydi. Bununla Süryani, Keldani, Asuri halklarının güvence altına alınmasının öngörüldüğü söylenebilir. Musul Kürtlerinin, halk oylaması ile kurulacak Kürdistan’a katılma hakkını tanımaktaydı. Filistin’e Yahudi halkının yeniden yerleşme hakkı tanınmaktaydı.
Sèvres Antlaşması bir bakıma dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalarını, uluslararası sisteme eklemlenmesini düzenlemekteydi. Daha önce İngiliz İmparatorluğu tarafından fiili olarak kontrol altına alınan parçaların da Osmanlı devleti ile olan biçimsel ilişkisi de sonlandırılmaktaydı. Kıbrıs, ilhak olunurken Osmanlı devleti Mısır’daki haklarından feragat etmekte; Fas ve Tunus’da Fransız himayesini resmen kabul etmekte idi.
200 sayfaya yakın bir metin olan Sèvres Antlaşması sonuç olarak çöken bir imparatorluğun, ekonomik, mali boyutlar da dahil yeni dünya düzenine oturtulmasını hedef alıyordu. Ama bu anlaşmanın meşruluğunun ayağına kurşun sıkan da 1. Dünya Savaşı’nın kazananları oldu.
Kaynakça
- 2012 Rodogno, Against Massacre. Humanitarian Interventions in the Ottoman Empire 1815–1914 Princeton U. 2012.
- Emmanuil Emmanuilidis, Osmanlı İmparatorluğunun Son Yılları, Belge Y. 2014
- Nihat Erim, Devletlerarası Hukuk ve Siyasi tarih Metinleri, TTK 1953
- Robert Fisk, The Great War for Civilisation, Harpers Colins 2005
- David Gaunt, Katliamlar, Direniş, Koruyucular/ 1. Dünya Savaşı’nda Doğu Anadolu’da Müslüman – Hıristiyan İlişkileri, Belge Y. 2007
- Margaret Macmillan, Paris 1919: Six Months that Changed the World, 2003
- Andre Mandelstam, Le sort de l’Empire Ottoman, Paris 1917
- Levon Maraşlıyan, Ermeni Sorunu ve Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1923, Belge Y. 2000
- Henry Morgenthau, Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü, Belge Y. 2005
- Friedjof Nansen, Armenia and the Near East, New York, 1928
- Şahan Natali, Bir Ermeniler ve Türkler, Peri Y. 2008
- Nevzat Onaran, Emval-i Metruke Olayı / Osmanlı’da ve Cumhuriyette Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi, Belge Y. 2010
- Baskın Oran, Etnik ve Dinsel Azınlıklar/ Tarih, Teori, Hukuk, Türkiye, Literatür Y. 2018
- Baskın Oran, Türk Dış Politikası, 3 cilt, İletişim 2004.
- Gülçiçek Günel Tekin, Beyaz Soykırım / Türkiye’nin Asimilasyon Ve Dilkırım Politikaları, Belge Y. 2012
- Vartkes Yeghiayan, Malta Belgeleri İngiltere Dışişleri Bakanlığı “Türk Savaş Suçluları” Dosyası, Belge Y. 2007
- Ragıp Zarakolu, Sivil Toplumda Türk-Ermeni Diyaloğu, Pencere Y. 2008