Diyadin’de meralara ve arazilere el konulup altın madeni açma girişimi sürüyor. Bu maden Murat Nehri üzerinden Fırat Nehri’ni tamamen zehirleyecek bir potansiyel taşırken, tüm bunlar 10 milyon TL’lik ‘devlet hakkı’ için
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Altın madenine karşı Bergama köylülerinin direnişi devlet kurumları ve altın madencileri tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen psikolojik bir harekat sonrası sönümlendirilince, Türkiye’de de altın madenciliğinin kapısı sonuna kadar açıldı. Siyanür ile özdeşleşen ölüm, antik çağda sağlık merkezi olan ve kapısında ‘buraya ölüm giremez’ yazan Bergama’dan ülkeye girdi. Bergama Ovacık’ta başlayan madenciliği bugün Koza Altın tarafından sürdürürken, Türkiye coğrafyasının dört bir yanına yayılmaya başladı. Koza Altın bu yayılma adımlarından birisini de Ağrı Diyadin’de attı.
Temel atıldı, bekliyor
TMSF bünyesine alınan ve yakın süreçte satılma hazırlıkları yapılan Koza Altın, Ağrı’ya 80 km mesafede bulunan Diyadin’e bağlı Mollakara (Meleqer) köyü civarında ve Murat Nehri havzasında yer alan ve açık ocak işletmesinden elde edilen cevherin, siyanür liçi ile altın üretimi yapılacak olan Mollakara Altın Madeni çalışması devam ediyor. İlk duyurulduğunda 2022 ve 2023 yılları içinde üretime geçeceği iddia edilen ‘Mollakara Altın Madeni’nde 20 ton altın olduğu’ iddiası eşliğinde açıklamalar sürerken, 2021 Haziran ayında temeli atılan işletmede yeni bir gelişme yaşanmış değil.
Ağrı’da 57 bin hektar alan
Ağrı coğrafyasını ve Murat Nehri’nin siyanürle zehirleyecek olan Koza Altın dışında bölgede lisansı verilmiş 3 adet daha altın madeni olması bölgenin abluka altına alnmak istendiğini gösteriyor. Toplam 4 adet olan altın madeni için toplam 56 bin 969,37 hektarlık alanda ruhsat verilmiş olması Ağrı için felaketin habercisi. Demir madeni dahil birçok madenin Ağrı’da rezervlerinin bulunduğu MTA raporlarında yer alıyor. MTA raporlarındaki bilgiye göre Türkiye’nin 5 coğrafi bölgesinde toplam 95 adet altın madeni ruhsatı olduğu ve bu alanların toplam büyüklüğünün 463 bin 996,23 hektara ulaştığını da hatırlatmakta yarar var.
6 yıllık ömrü olan maden
Ağrı’ya bağlı Diyadin ilçesi 1925 metre rakımda yer alırken, altın madeninin açılacağı yer olan Mollakara köyü, 2 bin 300 metre yükseklikte ve Murat Nehri’nin Tendürek Dağı’ndan doğup toplanarak güçlendiği bölgede bulunuyor. Ticaret ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın Mollakara köyünde piyasa değeri 1,2 milyar dolar olan 20 ton altın, 2,8 milyon dolar olan 3,5 ton gümüş rezervi tespit edildiği iddiaları eşliğinde Ağrı’nın sermayenin ilgi odağına çekilmesi için reklam yapıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, 6 yıllık ömrü olan madende bulunacak yeni rezervlerle işletme ömrünün 15-20 yıla ulaşmasını beklediklerini söylerken, bölge halkına ise 500 işçinin madene alınacağı iddia edilmekte.
Kirletip gidecekler
Maden kazıları ve siyanür havuzlarını içeren tesisisin faaliyete geçmesi ile birlikte bölgede büyük bir yıkımla birlikte, Fırat Nehri’ni besleyen ve büyük bir nehir olan Murat Nehri’nin 722 Km’lik yolcuğunda geçtiği her yer ve nehir içinde yaşayan canlılar için büyük bir tehdit orataya çıkarken, Fırat Nehri de bundan nasibini alacak. Bölgede kurulmuş olan seralarda uzun süredir domates üretimi yapılırken, sera organize sahası kurulma çalışmaları ise sürüyor. Kurulmak istenen altın madeniyle birlikte bu üretim süreçlerinin de zarar göreceği uzmanlarca belirtiliyor. Doğu Anadolu Bölgesi Çevre Platformu üyesi Mehmet Nuri Taşdemir’in, “İşsizlik ve göçün yoğun olduğu bu bölgede ekonomiyi güçlendirecek adımlar atılması gerekiyorken, sadece bir firmanın kazancı için buradaki yeraltı ve yerüstü değerleri kurban ediliyor. İstatistiklere göre bir maden sahasının ömrü 6 yıl. 6 yıl sonra burası tahrip edilecek, su, toprak ve havayı kirletip gidecekler” sözleri ise yaşanacak sürecin özeti gibi.
Davetiyecilikten madenciliğe
Koza Altın, Koza Davetiye AŞ’ye ait bir şirket ve ilk adımını İzmir’in ilçeleri Bergama ile Dikili arasında bulunan Ovacık Köyü’nde yer alan General Ovacık Altın Madeni’nde attı. Koza Altın Ovacık Köyü altın madeni ruhsatını 2005 yılında Eurogold’dan satın aldı. Koza Davetiye sahibi Akın İpek, R.T. Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde ‘beraber yürüdük biz bu yollarda’ ifadesiyle ima ettiği Fettuillah Gülen’in sağ kolu olarak anılan bir kişilik. Gülen’le Erdoğan’ın yaşadıkları ‘sorunlar’ sonrası Akın İpek’in şirketlerine TMSF tarafından el konulurken, kendisi halen firari sanık olarak İngiltere’de yaşıyor. TMSF’nin atadığı kayyum yönetimiyle birlikte Koza Altın’ın önündeki tüm engellerin ortadan kaldırılmasıyla birlikte varlıkları hızla büyüyen Koza, bir sermaye gurubuna satılmak için günlerini sayıyor.
Hazırlık satmak için mi?
Geçtiğimiz 2021 yılı Mart ayında Koza altınla ilgili açıklama yapan TMSF eski Başkanı Muhiddin Gülal, hukuki süreç sonunda Koza Altın’ın Türkiye Varlık Fonu’na geçebileceğini belirterek, “Sonuçta Varlık Fonu, Türk Madencilik AŞ diye bir firma kurdu. Koza Altın ülkede üretilen altının üçte birini üretiyordu. Yerli ya da yabancı ‘Talibiz’ derse satışı da mümkün olabilir” sözleri dikkat çekiciydi. Gülal ayrıca, Koza Altın’ın Ağrı’da 300 milyon dolar yatırım ile yeni bir altın madeni kuracaklarını belirtirken yatırım iddialarının 150 milyondan 300’e fırlaması bir algı çalışması mı yürütülüyor sorusunu gündeme getirmekte. İktidarın seçim ekonomisiyle birlikte yüksek miktarda para basarak büyük bir enflasyona neden olacak adımları hazırlanırken, iktidarda kalmaları halinde TVF ve TMSF elinde bulunan tüm varlıkları satılığa çıkarması bekleniyor. Koza Altın’a en son Kırklareli dahil yeni maden lisans ve sahalarına sahip olması sağlanarak şirketin değerini arttırmaya yönelik çalıştıkları izleniyor.
—
Madenin kamusal karşılığı yok!
Maden Kanunu’na göre; maden şirketleri öörenğin altın madeninde üretilen madenin yüzde 5’ini devlet hakkı olarak ödeyeceleri belirtilmesine karşın ödedikleri devlet hakkı yüzde 1 seviyesindedir. Maden Kanununun 14. Maddesine göre altın ve diğer metalik madenlerden Devlet Hakkı “ocak başı satış fiyatı” üzerinden alınmaktadır. Ocak başı fiyatı altının piyasa fiyatını içermez. Devlet hakkı, madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı noktaya kadar oluşan nakliye, zenginleştirme tesis ve ekipmanın amortismanı dahil tüm giderler çıkarılarak ödenir. Ancak bu da yetmez, Maden Kanununun 9. Maddesinde altın, gümüş ve platin için Devlet hakkı alınmaz denilmiştir.
10 milyon TL için yıkım!
Tüm bu süreçlerin sonunda ortaya çıkan değerin devlet hakkı yüzde 1 düzeyinde gerçekleşir. Yapılan hesaplamaya göre, Ağrı’da çıkarılacağı iddia edilen 20 ton altının yıllara sair yapılan tüm harcamalar ve amortisman payı ortalama yüzde 70 yani 14 ton olarak alınır. Ocak başı altının getirisi maliyet düştükten sonra 6 ton altın karşılığıdır. Maden Yasası’nın 14. Maddesine göre 6 ton altının yüzde 5’i yani 300 kg altın karşılığı devlet hakkı olarak ödenmesi gerekir. Ancak yasanın 9. Maddesi gereği maden ayrıştımasını bölgede yapmaları nedeniyle 300 kg’ın yüzde 40’ı şirketten alınmaz ve devlet hakkı 180 kilograma düşer. Bugün için altının kilogram fiyatı 56 bin 753 liradır. Devlet hakkı olan 300 kg altın ise 10 milyon 215 bin 440 liradır. Ayrıca çıkarılan madenmiktarını denetleme mekanşzması yoktur ve şirket ne beyan ederse o esas alınır. Yani bir şirket, bölgeyi yerle bir edip toprağı, meraları, suları kirletip yararlanılamaz hale getirirken tek kazanan olmaktadır.
Altın madeni sıcak tehdit
Erzincan’a bağlı İliç’in Çöpler mevkiinde 12 yıldır doğal yaşam alt üst edilip yağmalanırken, inşa edilen siyanür ve sülfürik asitle dolu atık havuzu Fırat Nehri’nin hemen üstünde yer alıyor. 66 milyon tonluk atık havuzundan Fırat nehri’e kadar ulaştığı iddiaları yapılan sızıntı yaşandı. Resmi açıklamalara göre 20 ton siyanür yüklü atık çevreye yayıldığı söylendi. Ancak miktarıyla ilgili soru işaretleri ortadan kalkmazken, işletme kısa süre kapalı kaldıktan sonra hiçbir şey olmamışçasına yeniden açıldı.
Fırat havzası tehlike altında
Çok önemli yaşamsal kaynak olan Fırat Nehri, çok sayıda yüksek dağ, ova ve vadileri yararak sırasıyla Erzincan, Dersim, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Antep ve Urfa coğrafyalarının verimli topraklarını suyla buluştururken, Suriye ve Irak halklarının yaşadığı coğrafyalara da hayat veriyor. Fırat Nehri’nin besleyen en önemli kaynak ise Murat Nehri olduğu biliniyor. Ağrı’da altın madeni ve atık havuzları Murat Nehri’nin hemen üstünde yer alırken, olası havuz sızıntısı hem Ağrı coğrafyası hem de Fırat havzası için büyük bir tehdit oluşturuyor. İliç’te süren ve Diyadin’de adımları atılmak istenen madenlerin tamamı ise bölgeyi yerle bir edecek sıcak bir tehdit olarak ilerliyor.