İŞİD lideri Bağdadi’nin Türkiye sınırına yakın bir noktada öldürülmesinin yankıları sürerken, 10 Ekim katliamı davası avukatlarından Hocaoğlulları, saldırının kilit ismi olan İlhamı Balı’nin Türkiye sınırında saklandığının yargılama sürecinde ortaya çıktığını söyledi
DAİŞ lideri Ebubekir el Bağdadi’nin, 26 Ekim gecesi İdlib’in Türkiye sınırına sadece 5 kilometre mesafedeki Barisha köyünde ABD güçlerince öldürülmesinin yankıları devam ederken, yanıtı aranan sorulardan biri, “Bağdadi’nin neden Türkiye’nin kontrol ettiği bölgede olduğu”.
Örgüt tarafından 2015 yılında gerçekleştirilen Diyarbakır (5 Haziran), Suruç (20 Temmuz), Ankara Gar (10 Ekim) katliamları ile 20 Ağustos 2016’da yapılan Antep katliamlarına dair açılan davalarda DAİŞ militanlarının Türkiye sınırını rahatlıkla kullandığı ve ülke içinde serbestçe dolaştığına dair belge ve bilgiler yer almıştı.
Firari sanıklar yönünden devam eden 10 Ekim Ankara Katliamı davası avukatlarından Sevinç Hocaoğulları, yargılama sürecinde dava dosyasına giren belgelerde DAİŞ’in Türkiye’de nasıl bir ağ kurduğunun görüldüğünü ifade etti.
‘Sınıra o kadar yakın ki HTS kayıtları alınmış’
Av. Hocaoğulları, yargılama sürecinde devletin katliamın bir numaralı sanıkları olan İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin sınır boyunu kontrol ettikleri, silah ve insan ticareti yaptıklarına dair bilgisi olduğuna ulaştıklarını belirtti.
Hocaoğulları, ulaştıkları bu bilgi ve belgelere dair şunları söyledi. “O dosyalarda özellikle İlhami Balı hakkında Konya’dan, Antalya’dan, Hatay’dan, Adana’dan, Ankara’da pek çok soruşturma yürütülmüştü. Bu soruşturma dosyalarında pek çok telefon görüşmesi kayıtlara geçmişti. Bu bilgiler aşama aşama elimize geçti. Asker yakılması soruşturmasında gündeme gelen bir dosyada İlhami Balı’nın biz Antalya soruşturmasında izlendiğini, dinlendiğini gördük. Emniyet ve istihbaratın doğrudan izlediği, fotoğraflarını çektiği, telefon görüşmelerini kayıt altına aldığını ancak yakalanmadığını gördük. En fazla izlenen kişinin aslında İlhami Balı idi. Balı sınıra o kadar yakın bulunuyor ki HTS kayıtları, sürekli sinyal bilgileri Kilis Elbeyli’de olduğunu gösteriyor.”
‘En kritik failler öldürüldü’
Bunlar ortada iken iktidarın ‘DAİŞ ile mücadele’ söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Av. Hocaoğulları, hukuksal alanda DAİŞ ile mücadeleye şahit olmadıklarını ifade etti.
10 Ekim Ankara Katilamı’nın en önemli sanıklarının yine polis operasyonunda öldürüldüğüne işaret eden Av. Hocaoğulları, “Yunus Durmaz’ın Türkiye emiri olduğu söyleniyordu. Reina saldırganın müthiş bir operasyonla canlı yakalandığı propagandaları yapıldı. Ancak 10 Ekim Katliam davası sanıklarında biz bunu görmedik. 10 Ekim Katliamı sanıklarından Abdulmuttalip Demir, kritik sanıklar arasındaydı. Bunlar 11 ay boyunca Antep’te saklanabildiler. Ahmet Güneş’in birden fazla dosyası var. Firari ancak Hatay’da bombalar üzerinden parmak izleri çıktı. Bu kişi yakalanmadı, tutuklu yargılanması gerekirken serbest bırakıldı ve kaçmasına olanak sağlandı” diye belirtti.
‘İŞİD-Türkiye bağlarının çıkması engellendi’
Hocaoğulları, DAİŞ’in Türkiye içindeki örgütlenmesinin açığa çıkması için bulundukları bütün taleplerin mahkemelerce reddedildiğini de ifade etti.
“Bombaların yapıldığı, depolandığı yerlerin çevresindeki görüntülerin getirilmesi, o depolara girip, çıkan ve bombaların doğal olarak saklanmasında yer alan kişilerin tespit edilmesine yönelik taleplerimizin bir şekilde önü kesildi” diyen Hocaoğulları, şunları ekledi: “IŞİD ağının, IŞİD’le mücadelenin bir ayağı olan yargılama sürecinde aslında etkin bir yürütme olmadığı, mahkemelerin etkin bir tavrı olmadığını gördük. Çoğunlukla IŞİD sanıklarının serbest bırakıldığını ya da yargının taleplerinin emniyet ve istihbarat tarafından karşılanmadığına tanıklık ettik.”
‘Türkiye sınırına yakın olmasını sorgulamak lazım’
Av. Hocaoğulları, bu nedenlerle Bağdadi’nin Türkiye sınırına yakın bir yerde olmasını sorgulamak gerektiğini vurguladı.
Hocaoğulları, “Burada kendilerini daha güvenli hissettiklerini gösteriyor. IŞİD’in daha güçlü olduğu bölgelerde değil de Türkiye’ye yakın bir sınırda öldürülmüş olması düşündürüyor. Aslında bütün tablo bunu düşünmeye sevk ediyor. Biz bugüne kadar yargıdan, siyasetten başka tavır görseydik Bağdadi’nin öldürüldüğü yer küçük bir şey olurdu ancak şimdi kendilerini daha güvenli hissettiklerini gösteriyor” dedi.
‘İŞİD’li mahkumlar nasıl yargılanacak?’
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan operasyonla Türkiye’nin DAİŞ’lilerin sorumluluğunu alması üzerinde de duran Av. Hocaoğulları, “Türkiye IŞİD’li mahkumlardan sorumlu olacak ise nasıl yargılayacak, takip etmemiz gerekiyor. Bunların aklanmasına, kendilerini güvende hissedecekleri bir sürece girmelerine izin vermemeliyiz. Dava süreçlerini takip etmeliyiz çünkü bu davalar IŞİD militanlarının bağlarının tartışıldığı temel tarihlerden biri oluyor. Antep ve sınır boyunu iyi takip etmek ve seferber olmak gerekiyor” diye konuştu.
MA / Berivan Altan