10 Ekim Katliamı’nın firari sanıklarının yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün Ankara’da görülüyor
10 Ekim Ankara Katliamı’nın firari sanıklarının yargılandığı davanın ikinci duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Duruşmaya katliamda yaşamını yitirenlerin akrabalarının yanı sıra Hakların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da katıldı. Çok sayıda müşteki avukat ile Hatay, Bursa ve İstanbul barosu avukatları da duruşmada bulundu. Sanık avukatları duruşmaya katılmadı. Salonda yer kalmadığı için müşteki avukatların bazıları sanık avukatların yerine oturmak durumunda kaldı.
Katılanların kimlik tespitlerini ardından açık yargılanmaya başlandı. Hatay, Bursa ve İstanbul barosu avukatları davanın takipçisi olacaklarını söyleyerek davaya müdahil olma talebinde bulundu.
Ardından sanıklardan İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı tutuklu bulunduğu Hatay Kilis Cezaevi’nden tanık olarak SEGBİS ile bağlandı. Mahkeme başkanı tanığın konuşmasına izin vermeden sanık eşi olarak ifade verip vermeyeceğini sordu.
Hülya Balı, “2014 yılında eşimin tehdidiyle Suriye’ye gitmek zorunda kaldım. 6 defadır SEGBİS’e çıkıyorum. İfadem hiç bir şekilde alınmadı. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum” dedi.
‘Tanık konuşmadı’
Konuşmasına devam eden Balı’nın sözünü kesen mahkeme başkanı tekrar tanık olarak ifade vermek isteyip istemediğini, sanık eşi olması nedeniyle ifade vermek istememe hakkının olduğunu bir kaç kere ifade etti.
Hakimin ikazları yaşamını yitirenlerin yakınları tarafından tepkiyle karşılandı. Müşteki avukatlar tanığın sadece kendi eşi hakkında değil etkin pişmanlıktan yararlanmak istediği için diğer sanıklarla ilgili de ifade vermesi gerektiğini talep etti.
Mahkeme başkanının sanığa tekrardan “sanık eşi arak ifade vermek istiyor musun” sorması üzerine Balı, tanık olarak ifade vermek istemediğini ama etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini ifade etti.
‘Savcı tanık dinlensin dedi’
Savcı tanığın dinlenmesi yönünde talepte bulundu ama mahkeme heyeti talebi reddetti. Salonda bulunan aileler karara tepki göstererek, “Neden bağladınız neden dinlemediniz. Mahkeme yeni delillerin çıkmaması için mi uğraşıyor?” diye tepki gösterdi.
‘Yargılama ilkesinin ihlali olur’
Söz alan müşteki avukatlardan Yıldız İpek tanığın dinlenmesini talep ederek, “Tanık sorgusunun devam etmesi lazım. Aksi halde bu durum anayasanın adil yargılama ilkesinin ihlali olur. Etkin yargılamanın ihlali olur. Çekilme hakkı sadece eşi ile ilgilidir. Başka sanıklar yönünde ifade verebilir. Müdahil taraf olarak bizlerin soru sorulmasına hak tanınmalıdır” diye ifade etti. Müşteki avukatlarından Doğukan Topcan, Hülya Balı’nın verdiği ifadelerinin çelişkili olduğunu belirtti. Topcan, Hülya Balı’nın soruşturma dosyasında 35 kişi teşhis ettiğine dikkat çekerek, “Teşhis dosyasında şüpheli durumlarda herkesin kod ismini biliyor. Bunların açıklığa kavuşması için konuşması gerekir ve ana karardan vazgeçmelisiniz. Açıklığa kavuşamayan her dosyayı karanlıkta kalmaya mahkum ediyorsunuz” dedi.
‘Samimi açıklamalar yapacağım’
Ardından söz alan Avukat Kemal Gürbüz, Mahkeme heyetinin CMK’nin 48’inci maddesini hatırlatarak, tanık olma durumunda tanığın tamamen çekilmesi durumun olmadığı sorulan sorulara karşı çekilme durumunun olduğunu vurguladı. Gürbüz, “Kararınızdan vazgeçmelisiniz. Hülya Balı 2015 yılında bir askerin öldüğünü ve bir askerin yakalandığını ve sorumlusu İlhami Balı olduğunu söylüyor. Hülya Balı etkin pişmanlıktan yaralanırsa samimi açıklamalarda bulunacağını belirtti. Ayrıca diğer tanıklardan olan firari Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi’nin zorla mahkemeye getirilmesini istiyoruz” diye konuştu.
Avukat İlke Işık, katliamın dördüncü yılına gidileceğini anımsatarak, şöyle konuştu: “Katliamın bütün sorumluların yargılandığı ülkenin aklında tek bir soru işareti kalmaması için uğraşıyoruz. Ülkenin en büyük katliamında olan herkes yargılansın 36 tane sanık var bir kısmına ceza verdiniz bir kısmı firari. Israrla biz bu sanıklara ilgili doğru düzgün bilgi alamadık. Bu memlekete istihbarat Daire Başkanlığı nedense bu dosyaya asla ve asla bilgi vermekten itina ediyor. İstihbarat Daire Başkanlığı hakkında ölmüşler hakkında bilgi istediniz. Onlar da iki satırlık bir cevap vererek ‘vermem’ dedi. Emniyet Genel Müdürü yargı makamı mıdır? Sizin adınıza nasıl karar veriyor. Delil istiyorsunuz o da cevap bile vermiyor. Doğal olarak neyi saklıyor diye soruyoruz. Neden delil kullanamazsınız diye geçiştiriyorlar. Karşımıza da ısrarla cevap vermeyen bir devlet var.”
Işık son olarak, ülkenin en büyük katliamına dair yeniden istihbarata firari sanıklar hakkında yazı yazılmasını istedi.Daha sonra aileler mahkeme heyetine tanıkları dinlemediği için tekrar tepki gösterdi. Tepkiler üzerine mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
Durmaz Antep’te düğünlere katılmış
Verilen aranın ardından duruşmaya devam edildi. Ailelerin tepkisi nedeniyle ara verilen mahkeme, öğleden sonra avukatların savunmalarıyla sürdü.
Savunma yapan avukat Eylem Sarıoğlu Aslandoğan, firari sanıklardan Yunus Durmaz’ın pasaport alarak İran’da medrese eğitimi aldığını belirtti. Aslandoğan, şunları söyledi: “Yunus Durmaz için 2010 tarihinde emniyet tekrar yakalanmasını talep ediyor. Daha sonra Yunus Durmaz’ın yakalanması halinde emniyetin kendilerine ‘Yakaladık’ yazısı göndermesini talep ediyor. İstanbul’un 3 yıl boyunca aradığı ve ‘bir gelişme yoktur’ dediği Yunus Durmaz, Antep’te düğünlere ve namazlara katılıyor. Yakalanma kararına rağmen yıllarca rahat rahat gezen Yunus Durmaz’ın bir tane görüntüsüne rastlamıyoruz. Bunun bir tesadüf olmadığını biliyoruz. 3 yıl boyunca rahat davranan birine ilişkin bu kadar kayıt varken, bu katliamın sanıkları firari sanıklar mıdır? Bir yıl içerisinde iki defa Pakistan’a teslim edilen sanığın serbest bırakılarak, bu katliamı örgütlemesinde kamu görevlileri sorumluları değil midir? Her iki durumda sorumluların sadece bu sanıkların olmadığını göstermektedir. Yunus Durmaz, Antep’te fiziki ve teknik takipte olmasına rağmen hangi işlemlerin yapıldığını Emniyet Müdürlüğü’nden acil talep ediyoruz. Bu sorulara verilecek cevap, adaletin sağlanması içindir. Eğer bu sorulara cevap vermezsek adalet sağlanmamış olacaktır.”
‘İstihbarat Daire Başkanlığı ne saklıyor?’
Daha sonra söz alan Avukat Gülşah Kaya ise, 2 senedir taleplerinin karşılanmadığını belirterek, firari sanıkların kullandıkları materyallere ilişkin şunları kaydetti: “İncelenen 48 materyalden bazılarının şarjı ve pin kodu olmadığı gerekçesiyle incelenmemiştir. Uzmanlık istemeyen bu tür basit eksikliklerin giderilmesi ve cihazların yeniden incelenmesini talep ediyoruz. Bilirkişi raporunda da hatalar var. Hangi materyallerin kime ait olduğu bilinmiyordu. Adres ve şahıs bazlı eleştirmenler yoktu. Dosyamızda olmayan materyaller var. İstihbarat Daire Başkanlığı başka inceleme yapmış. İstihbarat Daire Başkanlığı’nın dijital materyalleri bize de göndermesini istedik. Bize gelen cevap, ‘inceledik ve gereken yerlere geri verdik’ yönünde oldu. İstihbarat Dairesi Başkanlığı bizden ne saklıyor? Bunlara cevap verilmesi gerekiyor. Tutanaklarda, çelişkilere ilişkin size dilekçe vermiştik. Oradaki taleplerimizi yeniliyoruz.”
‘Firari sanıklar eylem hazırlığında olabilir’
Avukat Erkan Ünüvar, da firari sanıkların hala eylem hazırlığında olabileceğine dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz daha farklı bir çalışma yöntemi uygulayabiliriz. Özellikle firari sanıkların iletişim kurdukları telefon hatları hakkında herhangi bir bilgi edinemiyoruz. Talebimiz soruşturma aşamasından beri kullandıkları telefona dair bir bilgi olmayan firari sanıkların tespiti için İstihbarat Daire Başkanlığı, Terörle Mücadele Şubesi (TEM) Jandarma birimlerine, Mili İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) bu konuda yazı yazılmasına ve ellerinde bulunan bilgi ve verilerin paylaşılmasını istiyoruz. Firari sanıkların hala telefon kullanıp kullanmadıklarını bilmiyoruz. Emniyete sormak zorundayız. Emniyet ‘bu delil olamaz’ söylemlerinde bulunuyor. Dilekçemizde sunduğunuz bütün hatların kimlerin kullandığına dair bilgilerini istiyoruz, hangi hatları kullandıklarını dair bilgi istiyoruz”
Tanıklar yeniden dinlensin talebi
Avukat Gamze Gökkoğlu ise, Demet Taşer ve Hülya Balı’nın yeniden dinlenilmesini, adli kontrol şartı ile bırakılan Ayşenur İnci’nin de mahkemeye zorla getirilmesini talep etti. Ardından söz alan avukat Kemal Gündüz de, mahkeme heyetine 3 tane dilekçe verdiğini, kovuşturmanın genişletilmesi açısından da taleplerini yeniden açıklayacaklarını dile getirdi.
Avukatların talepleri şöyle:
“* Songül Büyükçelebi açısında zorla getirilmesini istiyoruz. Şengül Büyükçelebi’nin Türkiye dönüş hakkında soruşturma açıldığını söyleniyor. Buna ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığına belge gönderilmesini,
* Dinlenilmeyen tanık Hülya Balı’nın yeniden dinlenilmesini,
* Firari Ahmet Güneş’in Antep’ te arandığını söylendi. Ahmet Güneş ile ilgili 2015 tarihinden beri yakalanma kararının olup olmadığını, Antep Emniyeti’ne sorulmasını talep ederek, Ahmet Güneş hakkında Antep 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bulunan dosyasının tamamını bize gönderilmesini,
* Yabancı uyruklu olan firari sanık, Valent isimli kişinin sınır dışı edilip edilmediğini Göç Dairesi’ne sorulmasını,
* İçişleri Bakanlığı tarafından kırmızı listede olan sanıkların neden ödül listesinde olduğuna dair bilgi istiyoruz. Verilmediği takdirde gereken şikayetlerde bulunulmasını talep ediyoruz.
Talepler kabul edildi
Savunmaların ardından savcı verdiği mütalaada avukatların taleplerini yineleyerek gerekenlerin yapılmasını yönünde talepte bulundu. Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, tanık Hülya Balı’nın tekrar dinlenilmesi yönündeki talebin bir sonraki celsede değerlendirilmesine karar verdi.
Mahkeme heyeti ayrıca avukatların İstihbarat Daire Başkanlığı, Terörle Mücadele Şubesi (TEM) Jandarma birimlerine ve Mili İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) bu konuda yazı yazılmasına ve ellerinde bulunan bilgi ve verilerin paylaşılması talebini kabul etti.
Bir sonraki duruşma 21 Kasım’a ertelendi.
Adliye önünde açıklama
Duruşma sonrası aileler, adliye önünde bir açıklama yaptı. 10 Ekim Der Genel Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanan en büyük sivil katliamın davasını takip ettiklerini söyleyerek, “Bu duruşmalar hayati önem taşıyor. Boş sanık sandalyelerinin olduğu bir duruşmayı takip etmek bir o kadar zordu. Bu duruşmada yine bir şeyi teşhir etmiş olduk. Sanıkların, sadece bu suçu işlemeyenlerin olmadığını gördük. Bugün bizler vicdanı rahat bir şekilde evimize döneceğiz. 10 Ekim’i unutmadık unutturmadık çünkü. Mücadele etmeden adalet gelmiyor. 7 ay sonra yine burada olacağız” ifadelerini kullandı.
Avukat Eylem Sarıoğlu Aslandoğan da, taleplerinin büyük oranda kabul edildiğini aktararak, “Açık bir şekilde gördük ki bu davada yargılanması gerekenler sadece sanıklar değildir. İstanbul ve Adıyaman’dan gelen dosyalarda gördük ki bu katliamların örgütlenmesine izin verilmiş. Biz ısrarla dosyaya belgelerin gelmelerini istememize rağmen herhangi bir işlem yapılmamış. Bizler mücadeleye devam edeceğiz. Davayı sahiplenmemiz bugün bu mahkemeye talepleri kabul ettirdi” diye konuştu.
Kaynak: MA