Van’da HDP’nin yerel seçimlerde kazandığı 10 belediyeye de kayyum atandı. Kayyumların Kürtlere dönük bir saldırı olduğunu söyleyen HDP’liler, ‘AKP-MHP istediği tarzda yönetebildiği bir model oluşturmak istiyor” dedi
HDP’nin Van’da kazandığı 10 belediyeden Çaldıran, Edremit ve Tuşba belediyeleri eşbaşkanlarına Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç oldukları için mazbataları verilmezken, 31 Mart sonrası farklı tarihlerde kayyum atanan Van Büyükşehir, Erciş, Saray ve İpekyolu belediyelerine Muradiye, Başkale ve Özalp belediyeleri eklendi. Yapılan bu son kayyum atamaları ile birlikte kentte HDP’li belediye kalmadı. Öte yandan kayyum atanan Muradiye, Başkale ve Özalp belediye eşbakanları ise, Cuma gününden bu yana İl Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutuluyor. HDP Van milletvekilleri Murat Sarısaç ve Muazzez Orhan, partili belediye eşbaşkanlarının gözaltına alınıp, yerlerine kayyum atanmasına dair Mezopotamya Ajansı’na konuştu.
‘Kürtlere dönük saldırı’
Partili belediyelerine yönelik kayyum atamalarının 2014’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı kararlarıyla beraber devreye konulan “çöktürme planı”nın parçası olduğunu söyleyen HDP’li Murat Sarısaç, bu plan her ne kadar HDP’ye dönük gösterilse de aslında topyekûn Kürtlere dönük bir olduğunu ifade etti. 1915’te Ermenilere, 2. Dünya Savaşı’nda ise Yahudilere yapılan soykırımın bugün Kürtlere yapılmak istendiğini belirten Sarısaç, “Türkiye bunu adım adım yürütmek istiyor. Mevcut AKP-MHP hükümeti, daha öncekiler gibi Şeyh Said isyanında, 1938’de Dersim katliamında, Zilan’da ve birçok Kürt katliamında tamamlanmayan soykırımı sürdürmek istiyor” dedi. Sarısaç, AKP’nin sürekli Kürtleri düşmanlaştıran, tehlike olarak göstermeye çalışan ve bunun üzerinden de kendine güç devşirmeye çalışan bir siyaset izlediğini de ifade etti.
‘Seçimin bir anlamı kalmamıştır’
Türkiye’de artık seçim bittiğini ve anlamı kalmadığını belirten Sarısaç, “Bugün kayyum politikası aslında bir projedir. Kayyum politikası basit faturalarla ya da başka şeylerle açıklanabilecek bir durum değil. Devletin bütün imkanlarını kullanarak bile meşru yollarla, seçimlerle kazanamayacağını anlayan AKP-MHP, belediyeleri artık tamamen Saraya bağlı resmi bir kurum, bir devlet dairesi gibi kendisinin atadığı, kendisinin istediği tarzda yönetebildiği bir model oluşturmak istiyor” dedi.
Muhalefete eleştiri
HDP’li Sarısaç, partilerine dönük bu baskılara karşı sessiz kalmaları nedeniyle ana muhalefeti de eleştirdi. Ana muhalefet partisi ve diğer muhalefetin, iktidarın başvurduğu baskı ve şiddet politikalarının sadece Kürtlerle sınırlı kalacağı algısı içerisinde olduğunu kaydeden Sarısaç, muhalefetin yanılgı içerisinde olduğunu vurguladı. Sarısaç, bu konuda “Cumhuriyetin 96’ncı yıl dönümünde eğer yüzde 77 oyla kazanılmış bir belediyeye kayyum atarsanız siz burada mesajı HDP’ye vermiyorsunuz aslında, CHP’ye vermiş oluyorsunuz. CHP, Atatürkçü bir partidir. Cumhuriyetçiliği ve laikliği sahiplenen, sözüm ona öyle bir parti konumundadır. Dolayısıyla Cizre Belediyesi’ne atanan kayyuma en çok onların karşı çıkması gerekiyordu” ifadelerini kullandı.
‘AKP hükümeti sadece ömrünü uzatıyor’
Kürtler olarak yaşanan duruma yabancı olmadıklarının altını çizen Sarısaç, son olarak şunları söyledi: “Biz bu durumu 1925’lerden, 1938’lerden biliyoruz. Roboski katliamlarından biliyoruz. Til Rifat’ta 8’i çocuk 10 kişinin katledilmesinden biliyoruz. Hiçbir şekilde de yılmadık, her seferinde bunun mücadelesini verdik ve veriyoruz. AKP hükümeti sadece ömrünü uzatıyor, kendini kalıcı kılmıyor. Bir şekilde Kürtlere karşı, Kürtlere ve Kürt dostlarına karşı kaybedecek. Kürtler artık ulusal birlikleri için mücadele ediyor. Ulusal birlik eninde sonunda gerçekleşecek ve AKP’yi Kürtler bitirecek.”
‘Hiçbir yasal dayanağı yoktur’
HDP’li Muazzez Orhan ise, partilerine dönük baskıların amacına ulaşamayacağını ifade etti. Belediyelerine kayyum atanan her üç ilçe halkının iradelerinin gözaltına alınmasına ve kayyum atanmasına yönelik büyük bir tepki içerisinde olduğunu söyleyen Orhan, “Partimiz, eşbaşkanlarımız mesnetsiz suçlamalar ile itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Basının manipülatif haberleriyle kamuoyunda bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Eşbaşkanlarımızın gözaltı, tutuklanmaları tamamen hukuksuzdur. Hiçbir yasal dayanağı yoktur” dedi.
‘Kadın kazanımlarına dönük saldırı’
Orhan, partili belediyelerine atanan kayyumların “eşbaşkanlık sistemi” başta olmak üzere belediyelerde kazanılan kadın haklarına yönelik bir saldırı olduğunu da dile getirdi. AKP iktidarının kayyum atamalarıyla kadın kazanımlarını hedef aldığını söyleyen Orhan, “Kayyım atamaları, eril, dikta, tek adam rejimine karşı çoğulcu, demokratik yönetimi savunan kadın kazanımlarına dönük saldırılarıdır. Çünkü biliyoruz ki bir toplumda kadın söz sahibiyse, iradeyse o toplum gelişir. Bizler kadın mücadelesiyle değişeceğine inanıyoruz. Kadının eşitlikçi, demokratik, özgür bakış açısıyla bu tekçi iktidar mutlaka alaşağı olacaktır. Eşit temsilyeti her alanda kuracağız ” dedi.