CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Çocuk Hakları Raporu’nda 59 bin 284 çocuğun cinsel istismara uğradığı, 18 çocuğun zırhlı araç çarpması sonucu hayatını kaybettiği ve 21 bin 957 çocuğun gebe kayıtlarına geçirildiği bilgilerine yer verdi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında hazırladığı “Çocuk Raporu”nu açıkladı.
Raporda, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1989 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda oybirliği ile kabul edildiği belirtildi. Raporda, Türkiye’nin de bu sözleşmeyi 1995 yılında çekince koyarak imzaladığına yer verildi. Raporda, “Türkiye, anadilde eğitim yönündeki taleplerle muhatap olmamak için çocukların ‘eğitim’, ‘ifade özgürlüğü’, ‘kendi kültürünü yaşatma’ ve ‘kendi dilini özgürce kullanma’ haklarını içeren 17. 29. ve 30. maddelerine çekince koymuştur” denildi.
‘Türkiye sözleşmenin gereklerini yerine getirmiyor’
Türkiye’nin çekince koymadan altına imza attığı sözleşmenin diğer maddelerinin gereklerinin yerine getirilmediğine dikkati çekilen raporda, eğitimden sağlığa, kişi güvenliğinden yaşam hakkına çocuk haklarının korunmadığı veya ihlal edildiği sayısız alan bulunduğu kaydedildi.
Tanrıkulu’nun raporunda çocuk hakları ihlalleri şöyle sıralandı:
“* Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2018 yılı ilk on ayında en az bin 14 çocuk cinsel istismara maruz kalmıştır.
* Ancak çocuk hakları savunucularının sürekli vurguladığı gibi ‘çocuk koruma odaklı istatistik toplama ve analiz bilgi paylaşım sistemi’ oluşturulmadığı, bu istatistiklere göre somut adımlar atılmadığı için gerçek sayının bunun çok ama çok üzerinde olduğu unutulmamalıdır.
* TÜİK’e göre, 2014-2017 yılları arasında 7 bin 466’sı erkek, 51 bin 818’i kız olmak üzere toplam 59 bin 284 çocuk cinsel istismara maruz kalmıştır.
* Türkiye’nin 7 Aralık 2011 tarihinde onayladığı ve 2012 yılı Nisan ayında yürürlüğe giren ‘Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lanzarote Sözleşmesi) devletlere, hüküm giymiş cinsel suç faillerinin bilgilerini kayıt ve muhafaza etme sorumluluğu yüklemektedir. Ancak bu yönde bir çalışma olduğuna dair hiç bir emare bulunmamaktadır.
* 2017 yılı ile 2018 yılının ilk 6 ayında, 21 bin 957 çocuk gebe kayıtlara geçirilmiştir.
* 2019 yılında en az 16 çocuk mültecinin denizlerde ya da kara sınırlarında yaşamını yitirdiği bilinmektedir.
* İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de toplam 1 milyon 703 bin 665 mülteci çocuk bulunmaktadır. Bu çocukların 568 bin 527’i 0-4, 477 bin 960’ı 5-9, 657178’i 10-18 yaş aralığındadır.
* İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre 2019 yılı ilk 10 ayında 18’i 15 yaş altında olmak üzere 61 çocuk işçi yaşamını yitirmiştir.
*2017 yılında ise iş kazası/iş cinayeti sonucu yaşamını yitiren çocuk işçi sayısının en az (18’i 15 yaş altında) 60 olduğunu açıklanmıştı.
* OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz 2016 ile kaldırıldığı 18 Temmuz 2018 tarihleri arasında, iş cinayetlerinin yüzde 14 arttığı ve 124 çocuk işçinin yaşamını yitirdi.
* TÜİK verilerine göre, Türkiye’de yüzde 44’ü mevsimlik işçi olmak üzere 893 bin tarım işçisi çocuk bulunmaktadır.
* Çocuk işçiliği konusunda Türkiye’ye dair erişilebilen verilere göre, 6-14 yaş grubunda 292 bin olmak üzere 18 yaşın altında 1 milyon 185 bin çocuğun çalışma yaşamında yer aldığı tahmin edilmektedir.
* Türkiye’de halen 7 adet ‘Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu’ (Ankara, Diyarbakır, Hatay, İstanbul, İzmir Kayseri, Tarsus) ile ayrıca 4 adet Çocuk Eğitim Evi (Ankara, Elazığ, İstanbul, İzmir Urla) bulunmaktadır. Çocuklar bu kurumlar dışında yetişkinler için düzenlenen kurumlara da yerleştirilmektedir.
* İHD’nin, Çocuk Hakları Günü nedeniyle yaptığı açıklamada da belirtildiği gibi çocuklarla ilgili davalarda kolayca tutuklama kararları verilmektedir. Tutuklu çocukların büyük çoğunluğu yetişkinlerin tutulduğu cezaevlerindeki çocuk koğuşlarına yerleştirilmektedir.
* Resmi verilere göre, Türkiye’de 3-17 yaş aralığında 422 bin engelli çocuk bulunmaktadır. Yetişkin engelliler gibi çocuk engellilerin de neredeyse tümünün hak mahrumiyetlerine maruz kaldığı söylenebilir.
* Türkiye’nin de taraf olduğu ‘Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 13. ve 14. maddeleri eğitim hakkını düzenlemektedir.
* Sözleşme, anadilde eğitim hakkı ve inançlara uygun dini eğitim alma haklarını düzenlemektedir. Ayrıca zorunlu eğitimin parasız olması ve devlet tarafından karşılanmasının zorunluluğu bulunmaktadır.
* Türkiye ise, sözleşmenin 17. 29. ve 30. maddelerine çekince koymuştur. Türkiye’de Kürtçe sadece seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Türkiye’de özellikle Alevi inancına mensup çocukların zorunlu din dersine tabi tutulması sözleşmeye aykırıdır. AİHM’in Türkiye aleyhine vermiş olduğu çok sayıda karara rağmen zorunlu din dersi uygulaması devam ettirilmektedir.
* 2012 yılında uygulamaya konulan 4+4+4 eğitim sistemi ile eğitimin sadece ilk 4 yıl zorunlu tutulması ve bunun dışındaki yıllarda zorunluluk öngörülmemesi akabinde özel eğitim kurumlarına verilen destek ve kamu eğitim kurumlarının içine düştüğü durum ilköğretimin zorunlu ve parasız olma kuralı ile çelişmektedir.
* İHD Diyarbakır Şubesi’nin açıklamış olduğu Araştırma Raporu’na göre 2008 yılından bugüne kadar Türkiye genelinde zırhlı araçların çarpması sonucu 14 çocuk yaralanmış, 18 çocuk ise yaşamını yitirmiştir.
* Ortaya çıkan genel tablo karşısında artık AKP’nin bir çocuk politikası olmadığını söylemek kesinlikle yanlış olur. Çocukların hayatın her alanında şiddete, sömürüye maruz kalabilmesi, neredeyse hiçbir alanda korunur olmaması, ancak ve ancak çocuk karşıtı bir politikayla mümkün olabilir.”