İzmir’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı muhabiri Demir ve Jin News muhabiri Aydın’ın hasta tutuklu aileleriyle görüşmesi, kadın cinayetleri ve Kaz Dağları haberleri suç delili olarak gösterildi
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 12 Kasım’da evleri basılarak gözaltına Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ruken Demir ile JİN NEWS muhabiri Melike Aydın, çıkarıldıkları İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce “örgüt adına faaliyette bulunmak” suçlamasıyla 16 Kasım’da tutuklandı.
Gazetecilere yöneltilen bu suçlamanın temelini ise, mesleki çalışmaları oluşturdu. Emniyet ve savcılık sorgularında her iki gazeteciye görüştükleri haber kaynakları, takip ettikleri ve kaleme aldıkları haberler üzerinden suçlamada bulunup, ifadeleri alındı.
Yöneltilen suçlamalardan biri açlık grevi eylemleri döneminde Ege Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube yöneticileriyle yaptıkları görüşmeler ve haberler oldu.
Binlerce insanın açlık grevine cezaevlerinde açlık grevine girmiş iken, bu konu hakkında aileler ve insan hakları savunucularından görüşler almayı “örgüt adına faaliyette bulunma” suçlamasının delili olarak değerlendiren savcı, haberlerin “örgüt talimatı” ile yapıldığını iddia etti. Öyle ki muhabirimiz Ruken Demir’in görüştüğü açlık grevindeki bazı tutuklu ailelerin çocukları için duydukları kaygıyı ifade etmelerini “devleti karalama” olarak değerlendirdi.
Kadın cinayeti protestosu ‘Devleti karalama’ oldu
JİN NEWS muhabiri Melike Aydın’ın, Çiğli Kadın Platformu üyeleriyle yaptığı telefon görüşmelerinin de “örgüt talimatı”yla yapıldığı ileri sürüldü. Hızını alamayan savcı, 20 Haziran’da Menemen Açık Cezaevi’nden izinli çıkan boşandığı eşi tarafından katledilen Habibe Çevik ve kardeşi Fatma Akdağ’ın ölümünü protesto eden Çiğli Kadın Platformu’nu da “örgüt güdümünde hareket etmek”le itham etti.
Savcı, platforma ilişkin değerlendirmelerinde “Örgüt güdümünde hareket eden Çiğli Kadın Platformu, ölümleri bahane ederek devleti karalamaya çalışmıştır” ifadelerini kullandı.
Benzer şekilde Avesta Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin çalışmaları ile ilgili yaptığı haber de JİN NEWS muhabirine suç olarak yöneltilip, yasal olarak çalışmalarını sürdüren dernekle ilgili şu “Kürtçeyi sözde Kürdistan’ın sözde resmi dili gibi göstermek amacıyla faaliyet yürüten ve ülke geneline yayılmayı amaçlayan dernek” nitelemelerinde bulunuldu.
Gezi korkusu Kaz Dağları’na uzandı
Hem muhabirimiz Demir hem de Aydın’a yöneltilen ortak suçlamalardan biri ise, altın madeni kurulmak istendiği için protesto eylemselliklerinin hali hazırda devam ettiği Kaz dağlarına ilişkin yaptıkları haberler oldu. Doğal yaşam savunucuları ile yaptıkları görüşmeler neticesinde hazırladıkları haberler üzerinden gazetecilerin “Gezi olaylarına benzer bir kalkışmaya ön ayak olması için kurgu haber yapılması yönünde talimatlandırıldığı…” iddia edildi.
Gazeteci Aydın’ın yine kardeşi adına kayıtlı cep telefonu kullanması da yöneltilen suçlamaların delili sayıldı.
Aliağa Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan her iki gazetecinin avukatı Zafer İncin, suç kapsamına sokulan mesleki faaliyetleri nedeniyle haksız ve hukuksuz şekilde ttuklanan gazetecilerin bir önce serbest bırakılmaları için hafta içerisinde gerekli itirazlarda bulunacağını belirtti.
Kaynak : MA